Büyü ve Büyücülük Hakkında Bilgiler

Şeytan sanatı olarak tarih boyunca tanınan büyü; ak-kara olarak kaynaklarca kabaca tanımlansa da kesinlikle dinlerce haram kılınmış bir uygulamadır.. Sanal ortamlarda, “büyü yapıyoruz, var olanı çözüyoruz” gibi şarlatanlıklara son günlerde sıkça rastlıyoruz.. Bu sebeple böyle bir araştırma yapmak istedim. Ola ki kalbinizde zerre Allah korkusu vardır, bir ihtimal okur da ibret alırsınız – vazgeçersiniz; özetle tek isteğim buydu ve bu sebeple karalamak istedim.. Ha unutmadan da belirtelim, bu gibi müesseselerde kazanan her zaman büyücüdür (sihirci) bilindiği üzere. Akıl-zihin sağlığı ve dengeyi koruma adına dualardan uzak kalmayalım. Büyücünün kazandığı para da – bunlara verilen de haramdır. Bunu öğrenmek, öğretmek ve yapmak da şirktir. Adamı tren gibi bağırtılar öteki tarafta maazallah. Derseniz ki biz dünya hayatını tercih ettik, zaten anamız atamız Allahsız, zerre iplemiyoruz. O halde size tuttuğunuz yolda başarılar dileriz..

Nispeten kararsız kalan, nefsine yenilen arkadaşlara bir nebze faydamız olur mu heyecanındayım..

Büyücü denen kitapsız şarlatan, insanların zaaflarını bilir ve güçlü karakter analizleri yapabilir: “Gideni geri getiririm, kaybını bulurum, kocan seni aldatıyor, bol para kazanabilirsin vs ya da arzuladığın kişiyi haftasına köpek ederim.” tarzı nefse hoş gelen sözler üfler, “üstümde sıkıntı mı var” acaba endişesiyle gittiğiniz boktan izbe bir odada kalbinizi öyle bir gazlar ki bakmışsınız cebinizde kalan son parayı dökmüşsünüz ve elinizde eciş bücüş paçavralarla (saç, kıl, tırnak) mekanı terk etmişsiniz..

Büyü ve Büyücülük

Şimdilerde bunun ekmeğini yiyenler olduğu gibi 1500’lerde bile bunun kitabını yazanlar mevcuttu! En ünlü kitaplardan biri 15. yüzyıla ait olduğu bilinen Ma Abra’nın Kutsal Sihir Kitabıdır. Büyü, şahsın iradesini etkileyerek (!) bunu değiştirmek, yönlendirmek, zihinde vesvese yaratmak, düşüncelere ve insan fizyolojisine tesir etmek, işleri – düzeni bozmak gibi meselelerde kullanılan; cinlerin yardımıyla yapılan geçici veya kalıcı etkidir. Büyücüler büyüyü; kısa dönemli, uzun süreli ve ömürlük olarak üç zamana böler. Kısa dönemli olanlar, bir zaman sonra kendiliğinden etkisini kaybeder. Uzun zamanlı olanlar, çok uzun bir süre insan hayatını zorlaştırır. Ömürlüler; yok edilmedikleri, ilahi güçle bedenden çıkarılmadıkları sürece bir insanın ömür boyunca hayatının mahvolmasına sebep olur. Yine atlamadan belirteyim bu ifadeler Allah kelamı değil. Bu şarlatanların izahı ve en iyisini Allah bilir. Aman büyüler böyleymiş diye düşünmeyin – sadece ifadeleri bunlar.

Biraz da İslami kaynakları inceleyelim:

Hadiselerde de işin tehlikesi ve vahameti belirtilir: “Allah’a şirk koşmak, adam öldürmek, zina etmek, ana babaya saygısızlıkta bulunmak, sihir yapmak.. büyük günahlardandır.” denir. İslam hukukunda, büyü ve sihir yaptığını iddia edenlerin hapse atılması gerektiği belirtilir. Peygamber efendimiz Allah Resulü (asm), yedi büyük günah arasında büyüyü de saymış, yapanın Allah’a şirk koşmuş olacağını bildirmiştir. Bir kişi, büyücülerin her şeyi yapabileceğine inanırsa, Allah’a şirk koştuğundan kafir olur. Kur’anı Kerim’de büyü ile ilgili olarak en geniş bilgi Bakara Suresinin 102 ayetinde verilmektedir.

Elmalı Tefsirinde konuyla ilgili şu bilgiler paylaşılmıştır:

Sihrin en büyük tesiri ruhlar üzerindedir; sihri yapanlar fikirleri bozar, kalpleri çeler, ahlakı perişan eder, toplumların altını üstüne getirir.

Sihir yapanlar, Allah’ın izni olmadıkça kimseye bir zarar veremez. Çünkü gerçek tesir, ne sihirde, ne sihirbazda, ne tabiatta, ne ruhta, ne yerde, ne gökte, ne şeytanda, ne melektedir. Hakiki müessir ancak ve ancak Allah’dır. Fayda ve zarar denilen şey de ancak Onun izni ile meydana gelir. O halde her şeyden önce insan Allah’dan korkmalı ve Allah’a sığınmalıdır ve bunlara karşı koymak için de Allah’ın kitabına sarılmalıdır.

Kesin olan odur ki, para ortadan kalksın ne büyü yapan kalır meydanda ne de büyü çözen…

Prof. Dr. Abdüllaziz Bayındır’ın konuyla ilgili yorumlarını da paylaşmak isterim:

Büyü, hedef kitlenin bilmediği yöntemlerle olağanüstü güce sahip olduğu izlenimini vererek insanları etkileyip çıkar sağlamaya yönelik söz ve uygulamalardır. Yalana dayandığı için büyü yoluyla hiçbir sonuç alınamaz. Allah Teala şöyle buyurmuştur: “Büyücü nerede olursa olsun hedefine ulaşamaz.” (Taha 20/69) 

Büyücü, insan üstü güçlere sahip olduğu izlenimini vererek kendini tanrılaştırdığı için Peygamberimiz şöyle demiştir: “Kim büyü yaparsa şirke düşer”(Nesâî, Tahrîm: 19) Gelecekten haber verdiğini söyleyen kişiler de vardır. Peygamberimiz demiştir ki; “Gelecekten haber veren kişiye giderek bir şey soran ve söylediğini doğru sayan kişinin kırk gün namazı kabul edilmez” (Müslim, Selâm: 125, (2230))

Büyücülük, İslam’dan önce Araplar`da, Rumlar`da, Hintliler`de, Mısırlılar`da yaygın idi. Özellikle Hz. Musa zamanında büyücülük itibarlı bir meslek idi. Hz. Süleyman zamanında da yaygındı. Büyünün kendine göre özellikleri ve çeşitleri vardır.

  • Kara büyü: Asıl sihir bu olup bazı kimseler, perilerin ve özellikle şeytanların müdahalesiyle, tabiatüstü bir takım fiiller yapabilecekleri iddiasındadırlar.
  • Mecaz yoluyla büyü: Anlaşılamaz, akıldan hariç şey demektir.
  • Beyaz yahut (tabii) büyü: Zahiren acaip, fakat aslında tabii sebeplerle meydana gelmiş bir takım fiiller yapmak sanatıdır. Hokkabaz kuleleri gibi.
  • İslâm toplumlarında sihir: Müslümanlardan bazıları büyüde Yahudilerden, Suriyeliler`den, İranlılar`dan, Keldânîler`den ve Yunanlılar`dan ders almışlardır. Tütsü, tılsım, muska, cadılık, fala bakmak vs. hep oralardan gelmiştir. Müslümanlar cinlere inandıkları için bu inanç sihre inanmaya da yolaçabiliyordu. Rasûlullah (s.a.s.) “isabet-i ayn”a, yılan sokması ve genellikle hastalıklara karşı rukyayı yani duayı caiz görmüştür. Fakat büyü ile Hz. Peygamber`in (s.a.s.) duası arasında hiçbir ilişki yoktur. Bir takım fal kitapları vardır ki kelime ve harflerin suretiyle geleceği bilmeye çalışırlar.

Hakîkî müessir herşeye gücü yeten Allah (c.c.)’dır. Zarar ve fayda ancak O’nun izniyle meydana gelir. O halde her şeyden önce yüce Allah’tan korkulmalı ve O’nun korumasına sığınılmalıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) Muavvizeteyn * denilen Felâk ve Nâs sûrelerini bu amaçla hem okumuş hem de okunmalarını bizlere tebliğ etmiştir.

Büyü’den Allaha sığınalım.