80’lerin Unutulmaz Bakkalları

Hipermarket ve süpermarketlerin piyasaya yeni yeni girdiği 80’lerde bakkallık kalburüstü bir meslekti, iyi de kazandırırdı. Kıvrım kıvrım veresiye defterleri de avantajınızdı. Balon şeklide kolonyalar, tepelerden sarkan beyaz lekeli sucuklar, çatapatlar, açık bisküviler ve hemen dibindeki lokumlar çocukların hayallerini süslerdi. Ücret karşılığı telefon açabilmeniz, gönüllü santral memurluğu yaptıkları için sizi arayanlardan haberdar olabilmeniz, ekmeği yarım alabilmeniz; gaz, ispirto bulabilmeniz bakkalları AVM’lerin en ilkel haline dönüştüren özellikleriydi. O zamanlar para üstü olarak sakız vs verilmez – müşteriler kaybedilmek istenmezdi. Aileler çocukları kapıda kalmasın diye evlerinin anahtarlarını güvenerek bakkallara bırakırdı. 50 gram 100 gram isteğiniz ne olursa olsun çekinmeden alabilirdiniz.

0'lerin Unutulmaz Bakkalları

Tüm bu hatıralara ek olarak; ibreli terazileri, poşet yerine kesekağıdı kullanmaları, tahta kasalarda bekleyen depozitolu gazozları şimdi bile zihinlerde bir anda beliriverir özlem yaratır. Resmi kıyafetleri beyaz veya mavi önlük olan göbekli bakkal amcaların her şeyi açık olarak satmaları hijyen takıntısı olanların şimdilerde asla tercih etmeyeceği bir durum olsa da o zamanlar hayatın gerçeği buydu. Açık arap sabunlarını, sana yağlarını, pirinç ve mercimeklerini, odun talaşlarını, yamık yumuk üstü çizgili plastik sönük toplarını, teneke kutulardan aldığımız kalıp beyaz peynirlerini ve açık yoğurtlarını bir “bakkal müzesi” yapsak da çocuklarımıza gösterilebilsek.

RC kolaları ve Elvan gazozları, çay bardağı ölçüsü ile satılan çekirdekleri paranız olmasa bile topladığınız depozitolu şişelerle alabilirdiniz. Sigaranın en pahalısı Bafra, çikolatanın en pahalısı Tadelle, en pahalı içecek ise Pepsi Cola idi. Toplu iğneden; öğrenciler için silgilere, iskelet anahtarlıklardan emzik şekerlere kadar bir çok şeyi bulabilirdiniz. Hastalanınca girip Gripin alırdınız. Haşlanmış yumurta dahi satarlardı ve çekinmeden yerdiniz. Ufak tefek çikolata aşırmalarına göz yumar, parasını sonradan ailelerimizden tahsil ederlerdi.

O yıllar veresiye borcunu düzenli ödeyen, veresiye bakiyesini düzenli kapatan bir ailenin çocuğu iseniz limitsiz kredinizin olduğu bakkallardı. Cuma namazı saatinde cumaya gittim gelecem yazar, tanıdık biri ölünce dükkan açmazlardı. Ticarethane değillerdi misyonları vardı.