Adile Naşit Kimdir? – Mezarı Açıldı Hikayesi

Sevgili Adile Naşit’i anmadan önce, Komik-i Şehir (Büyük Komik) Naşit olarak da bilinen tuluat tarzının en etkili oyuncusu; güldürü ustası baba Naşit Özcan’a bir selam ve dualar gönderelim… Tuluat oyunlarının İbiş’ine kazandırdığı kişilik romanlara dahi konu olur. Tarık Buğra’nın İbiş’in Rüyası (1970) adlı romanı sanatçının hayatını konu edinir.

1886’da İstanbul Şehzadebaşı’nda doğar, 26 Nisan 1943’te 57 yaşında hayata gözlerini yumar. Daha sonraları Emel adını alacak Rum asıllı tiyatrocu Amelya hanım ile ikinci evliliğinden doğar Adile ve Selim Naşit. Ne gariptir Adile Naşit de aynı yaşta aramızdan ayrılacaktır.

17 Haziran 1930’da İstanbul’da doğan Adile Naşit, babasının ölümünden sonra okulu bırakarak 1946’da daha henüz 16 yaşındayken ilk kaz sahneye çıkar. Kendisinden 2.5 yaş büyük ağabeyi Selim Naşit de bildiğiniz üzere tiyatro oyuncusudur. Hatırlarsınız; “Uykudan Önce” tek kanallı dönemin özellikle çocuklar için fenomen programıdır.

1952 yılında  Ziya Keskiner’den dünyaya gelen tek çocuğu Ahmet,  ilkokul 2. sınıfa geldiğinde rahatsızlanır. Kalbi doğuştan deliktir ve o yıllarda bu tip gerekli ameliyatlar hem çok pahalıdır hem de sadece Amerika’da mümkündür. Ağır hastalık yüzünden tahsiline evden devam eder, ortaokul bitirme sınavlarına hazırlandığı bir dönemde 1966 yılının parası ile tam 100 bin lira – yardım kampanyaları ile bulunup buluşturulur ve Ahmet Naşit Keskiner Minnesota’daki Mayo Clinic’e gönderilir.

Operasyon başarılı geçmesine rağmen nedeni bilinmeyen bir koma durumu hasıl olur. Uzatmayalım 1 günün ardından usta oyuncunun küçük oğlu daha 15 yaşındayken annesinin kollarından ayrılır. Biricik oğlunun ölüm haberini İzmir’deki bir oyun öncesi alan Adile Naşit, habere rağmen sahneye çıkar ve bütün salonu kahkahalara boğar. Sonrasında ne bir daha uçağa binecek ne de doğum günü kutlayacaktır. Evladının ölümünden bir gün sonra kim doğum günü kutlamak ister ki?

Yeğeni tiyatrocu Naşit Özcan, “Her ortamı neşelendiren Adile Naşit, 15 yaşında oğlunu kaybettikten sonra hep mutsuz yaşadı, içine kapandı ve bu sıkıntısı onu ölüme kadar götürdü.” diye anlatır halasını. Her gece ağladığını ve oğlundan hiç bahsetmediğini de ekler. Her sinema emekçisi gibi borçlu yaşar borçlu ölür.. Bir çok alacağı olmasına rağmen film şirketlerinin peşinden koşmaz… Maneviyat ve çocuklar en büyük serveti olacaktır. Bağırsak kanseri yüzünden aramızdan genç denebilecek bir yaşta ayrılır. Takvimler 11 Aralık 1987’yi göstermektedir.

32 yıl bir yastığa baş koyduğu eşinin ölümünü de “Müzikli Kahkaha”da oynarken öğrenir. Oyunun kuralı gereği İstanbul’a gelemez. Sahneye çıkar ve vazifesini yerine getirir. Zor bir hayattır Adile Naşit’in yaşadığı.

Adile Naşit’i toprak kabul etmedi konusuna gelirsek:

Hapisteyken cam kenarında birden kederlenen merhum üstatlarına nedenini sorarlar ve güya kendisi kayda da geçen şu yanıtı verir: [Alıntıdır] “Şu bahçedeki kızlar edepsizce raks ediyor (orta-okul veya lise kızları, kendi aralarında oynuyor.) Gençliklerini fuhşiyata harcıyor, bunların yaşlandığı hallerini gördüm. Kabir azabını gördüm, ondan kederlendim birden.” Söz konusu kimselerin ilim evlerine gidip bize şu mevzuyu anlatsanıza dediğinizde çoğu kişiden (!) rahatlıkla duyabileceğiniz hikayedir. İşin ilginç olanı; Adile Naşit mevzu yaşandığı sırada 5 yaşındadır ve bu kişilerin anlattığı grup içinde olup olmadığı konusu bile belirsizdir. Güya bu kişilere göre Adile Naşit Cehennem’de yanmaktadır. Yorum sizin…

Adile Naşit ölümü toprak kabul etmemiş, Adile Naşit’in mezarından gelen sesler gibi saçma dedikoduların kaynağı belki de aşağıda paylaşacağımız saçmalıktır:

Söylentiye göre, Adile Naşit’in defni sırasında yakınlarından biri, fark etmeden pasaportunu ya da kimliğini mezara düşürüyor. Uzun zaman da bulunamayınca, mezarda olabileceği tahmin edilerek kabir açılıyor. Akrabaları manzara karşısında şok oluyor. Adile Naşit’in ağzı ayaklarına kadar uzamış ve bedeninin üzerinde de kocaman bir yılan varmış! Ya da saçları topuzu yine aynı şekilde ağzına girmiş.

Bu söylentiyi aktaranlar, ki çoğu Fetullahçılar tarafından uydurulmuş hikayelerdir, bunu Adile Naşit’in kabir azabı çektiğini anlatmak için öne sürüyorlar. Şunu da belirtelim, mezar açmak kavanoz açmaya benzemez zira uzun izinler ve prosedürler gerektirir. Her önüne gelen şunu aç bunu aç diye mezar açtıramaz. Adile Naşit ölüm fotoğrafı ise arşivlerde karşımıza çıkmayan bir detay oldu.

Yine internette dolaşan başka bir alıntı şu şekildedir: “Adile Naşit 70’lerde seks filmlerine oyuncu buluyordu o yüzden cehennemlik, Ermeniydi (Bu da yanlış bilinir, annesi Ermeni değil daha sonraları Türk olan bir Rumdur), mezarında ters döndü, toprak kabul etmedi, sonrasında mezarını bir açmışlar ki ağzı burnu karışmış.” gibi hayret verici tiksindiren hikayeler de yine bu kişiler tarafından yastık altı hikayeleri olarak pazarlanır. Adile Naşit Ermeni mi? sorusunu da bir bakıma cevaplıyoruz.

Öte yandan; adile naşit’in mezarından gelen sesler youtube dahil bir çok mecrada aranan ancak şehir efsanesinden öteye gitmeyen komik detaylar.

İşin seks filmi boyutunu da atlamadan izah edelim… Oyuncunun oynadığı “Plaj Horozu” adlı komedi filmine parçalar eklenir ve olur size bir “seks komedi.” O dönemde son montaja girilir, parçalar eklenmediği kontrol edilirdi ama sanırız Adile Naşit durumu atladı. İnternet’teki aramalarda böyle sonuçlara rastlamak bile rahatsızlık verici. O dönemde filmlere parça eklemeler sık yapılmaktadır.

Oyuncunun mezarı açılmış ve ayakları kafası tarafında, iki büklüm gibi bir halde bulunmuş… Sebep mi? Kadın yaşamı boyunca çok gülmüş… Mezarın neden açıldığını da kendilerince izah ediyorlar, yok birinin pasaportu defin sırasında mezara düşmüş de, Selim Naşit bir gece rüyasında bir şeyler görmüş de, mezarın içinden sesler geliyormuş da… NE kadar ilginç ve izah gerektiren sözler..