Tüm Türk ve Asya dünyasında; Abası, Al, Albas, Albastı, Albıs, Albız, Alkarası, Alkarısı, Almıs gibi farklı adlarla bilinen bu korkunç yaratık – ya da adı her neyse; mitolojimizin en çok anılan figürlerden biridir. Doğum sırasında ve sonrasında anne ve çocuk için büyük tehlike oluşturduğuna inanılan iblisin tarihi; Türklerin, İslamiyetten önceki dinleri olan Şamanizm’e kadar uzanır.
Lohusa hanımı, “al karısından korumak için farklı kültürlerde değişik çarelere baş vurulur. Bu arada Şaman’lar, Albastı’yı genellikle keçi suretinde görürlermiş. Gelen; kimi söylencelere göre bir cin, kimine göre bir lanetlenmiş bir ruhtur. Bu ruh bütün Türkler’de dişidir; hoppa, hilekar ve yalancıdır. Alkarısı; saçı başı dağınık, düzenbaz, çok çirkin bir kadın görünümündedir. Eve girebilmek için yakın akrabanın suretine bürünebildiği gibi, kedi, keçi ve tilki suretinde geldiği de söylenir. Kırgız – Kazak Türklerinin inanışına göre iki türü mevcuttur; kara olan, ciddi ve ağırbaşlı, sarı ise doğum yapan kadının ve çocuğun ciğerini söküp suya atan cinstendir. Erkeklere, genç kızlara ve atlara gelen alkarıları da vardır.
Çukurova inanışına göre, kim şalvarını veya siyah renkteki bir kıyafetini, yastığının altına koyup yatarsa onu al basar.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi al karısı, lohusalara ve garip gelebilir “atlara” musallat olan korkunç bir yaratıktır. Uzun boylu, uzun parmaklı ve uzun tırnaklıdır. Çok çirkin ve iğrenç bir suratı vardır. Bedeni yağlı, uzun ve siyah saçlıdır. Saçları, aynı zamanda darma-dağınıktır ve kocaman bir başa sahiptir. Dişlere at dişi gibi iri ve seyrek, ayakları ise terstir. Bunlar lohusa kadınların ve yeni doğan çocukların ciğerlerini yiyerek beslenirler. Daha çok kırmızı giyerler; su başında ve ağaçlık yerlerde yaşarlar. Bazı yörelerde sadece kız çocuklarını kaçırdığı veya aileye ağır hastalıklar bulaştırdığı rivayet edilir. Alkarısı’nın erkeklerden çekindiği inanışı yüzünden kocası ya da yakın bir erkek akrabası loğusa kadınları yalnız bırakmamaya gayret eder. Bebek beşiğine iğne saklamak, bıçak, ekmek, tarak, ayna gibi malzemeleri loğusa kadının yakınında bulundurmak alkarısına karşı alınan tedbirlerden bazılarıdır.
Bazı Kazak ve Kırgın inanışına göre de Albastı tüfek sesinden çok korkar. Lohusa, albastı olursa tüfek patlatılır. Albastı demircilerden, demirden ve ocaklı adamlardan da korkar. Kazaklar, lohusayı Albastı’dan korumak için çekiç ve bir demir parçası alıp “Demirci geldi! Demirci geldi!” diye bağırırlar. Öyle kudretli demirciler ve ocaklı adamlar vardır ki bunların mendili, başlığı bile Albastı’yı korkutmağa yeter. Bu inançların aynısı Anadolu Türkleri’nde de vardır. Albastı cini ve Albastı efsanesi bu şekilde yıllar yılı anlatılır durur.
Durum tıpta postpartum psikoz denen bir rahatsızlık olarak bilinir. İlk üç ayda görülebilecek bu hastalık ile halüsinasyonlar görülebilir hatta annenin kendi çocuğunu öldürmesine kadar gidecek vahim sonuçları olabilir. Bu sebeple lohusa kadın yalnız bırakılmaz ki kendi çocuğuna ya da kendine bir zarar vermesin.
Anadolu’da başvurulan değişik çarelerden bir kaçı şu şekildedir: Kars’ta özellikle geceleri, lohusa yalnız bırakılmaz, ışığı sürekli yanar, hasta yalnız kaldığı zamanlarda ise, ağzına sakız vererek onun uyumasına engel olurlar. Elazığ’da; Lohusanın başucuna su, süpürge ve Kur’an-ı Kerim koyulur, yakasına iğne türü bir şey takılır ve yanında sürekli bir erkek (eşi veya yakın akrabalarından bir erkek) bekler. Elazığ’ın diğer bölgelerinde ise kadının başına soğan, demir çubuk ve Kur’an-ı Kerim konur. Andolu’nun bir çok bölgesinde; lohusanın başına beyaz yaşmak ve kırmızı tül bağlarlar. Kırmızı altın takarlar ve hastaya kırmızı şeker hediye ederler çünkü, al karısı, kırmızı rengi hiç savmez. Manisa/Karacaoğlanlı köyünde ise, kapının ağzına kazma kürek konur. Bir şişin üzerine, elma, portakal, üzerlik, çörek otu ve mavi boncuk, kırmızı bir kordelayla bağlanıp, lohusanın başına bırakılır. Farklı albastı hikayeleri ve çözümleri de vardır elbet.
Çukurova bölgesinde de buna benzer tedbirler vardır. Çocuğun veya lohusanın yastığının altına soğan, ayna, tarak,ekmek, bıçak, hamayli koyarlar, yüzünü kırmızı bir örtü ile kapatıp, yatağına da bir iğne takarlar. Ayrıcı lohusanın bulunduğu yerdeki bütün suların ağzını kapatırlar. Çünkü, al karısı, bazen de kuş şeklinde gelip, suya boncuk atar ve o esnada çocuk ölür. Bu tedbirler alınmadığı taktirde, alkarısı, lohusanın yanına gelerek, onu rahatsız eder. Bu durum bölgelere göre, hıbilik, kekoz, pispatik karakura, kuşboğması, vs. gibi isimlerle anılır.
“Anadolu’dan Al Bastı ya da Al Karısı Hikayeleri” başlıklı bu yazımızda sizlere; al karısı islam, al karısı resmi, al karısı hikayesi, al karısı filmi, al karısı ekşi, al karısı cini, al karısından nasıl korunulur ve rüyada al karısı görmek arama sonuçlarıyla alakalı bilgiler vermeye gayret ettik umarım beğenirsiniz.