Barnabas İncili Hakkında İlk Kez Duyacağınız Bilgiler

Hz İsa’nın öğrencilerinden birisi olduğuna inanılan Aziz Barnabas’a atfedilen, İslam Peygamberi Hz. Muhammed’i (SAV) ismen müjdelediği için Hristiyan kaynaklarınca yalanlanan Barnabas İncilinin, 325 yılında yapılan İznik Konsülünde İncillerin toplatılması esnasında kaçırıldığına inanılır. Barnaba daha sonra Müslüman oldu denilerek bu kitap Hristiyanlarca kabul edilmemektedir. Hz İsa’nın anadili Aramice ile kaleme alınmıştır ve aslına en yakın İncil olduğuna inanılır. Hz. İsa’nın (AS) tanrı’nın oğlu olmadığı, haçta ölenin Hz. İsa değil Yahuda İskariyot olduğu, teslis veya üçleme inancının reddi gibi ifadeler yüzünden Hristiyanlar metni gerçek İncil öğretisine karşı düzenlenmiş bir Müslüman misyonerliği komplosu olarak kabul eder.

İtalyanca el yazması şeklindeki bilinen tek kopyasının Viyana kütüphanesinde olduğu Hristiyanlarca iddia edilir. İtalyanca ve İngilizce olarak 1907’de yayımlanır. Barnabas İncil’inin aşağı yukarı on dördüncü asır hatta daha sonrasına tarihlenen Avrupa menşeili bir taklit olduğu da iddia edilir. Bu konuda yapılan bir karbon testinin olup olmadığı ise meçhuldür. Kimi kaynaklara göre Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan, Hristiyanlık konusunda uzman kişilere göre ise havarilerden sonra gelen 72 müjdeciden birisi olarak kabul gören Kıbrıslı Aziz Barnabas adına her yıl 11 Haziran’da “Aziz Barnabas Günü” kutlanır.

Müslümanlar Açısından Barnabas İncili

Hz Muhammed’in doğumundan 75 sene önce bu ve bazı diğer yazılı eserleri taşıyanların Roma Katolik Kilisesi tarafından afaroz edileceğini bildiren MS 496 yılına ait bir belgenin mevcudiyeti sabittir. Barnabas’a göre çarmıha gerilen Hz İsa değil, ona ihanet eden Yahuda’dır. Hz. İsa’nın Hz Muhammed’i müjdeleyici olarak geldiğini ve benzer ifadeleri reddeden Vatikan; Tevhid ve İslam akidesine çok yakın ifadeler içeren Barnabas İncili’nin varlığını kabul etse de içeriğini kabul etmez. Büyük bir mali gücü elinde bulunduran Vatikan’ın, samimi Hristiyanlarla Müslümanlar’ın ittifakına karşı çıktığı için bu İncilin ortaya çıkmasını istemediği iddia edilir.

Muhsin Yazıcıoğlu ve Barnabas İncili

1981’de Barnabas İncili olduğu düşünülen bir kitap Uludere’de bir mağarada bulundu ve Babat Aşireti tarafından Aramice olan metninin okunması için Hamza Hocagil’e gönderildi. Kitabın Barnabas İncili değil, daha sonraki dönemlerde yazılmış bir Süryanice İncil olduğu da iddia edilir. İkinci nüshanın Taberiye Gölü’nün yakınlarındaki İsrail’deki Davut’un sarayında 2002’de, üçüncü nüshanın 2007’de Arabistan’da, dördüncü ve son olduğuna inanılan nüshanın ise Irak Kürdistan’ındaki Zaho kenti yakınlarında bulunduğuna inanılır.

‘Bu İncil’i gören çok yaşamıyor’ diyen Muhsin Yazıcıoğlu, öldürülüşünden 3 gün evvel bir oyuncu ve iki dostuyla Ankara-Balgat’taki Seda Pastanesi’nde buluştu. Konu ‘Barnabas İncili’ konulu bir film çekmektir. Bütçe, senaryo ve sonrasındaki organizasyonlar dahil tüm detaylar konuşulmuştur. O tarihte Seda Pastanesi’nde Muhsin Yazıcıoğlu ile bu projeyi tartışanlar, son yıllarda bazı yaşadıklarını da bir araya getirerek önemli iddialarda bulunuyor 25 Mart 2009’daki FETÖ tertibi helikopter kazasını, Barnabas İncili ile irtibatlandırıyorlar. Anadolu Ajansı’na konuyla ilgili bir açıklama yapan yönetmen ve oyuncu Ahmet Yenilmez, merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatından 15 gün önce kendisine cep telefonundan Barnabas İncili’nin fotoğraflarını gösterdiğini ve “Bunu görenler ölmüş, biliyor musun? dediğini de iddia eder.

Hz Muhammed’in müjdelendiği ifade edilen bu İncil için Genelkurmay Başkanlığından Vatikan’a kadar uzanan birçok kişinin dahil olduğu hatta hayatını kaybettiği senaryolar mevcut. Genelkurmay ise konuyu yalanlar. 25 Mart 2009’de bir FETÖ suikastine kurban giden Muhsin Yazıcıoğlu’nun da bu İncil’i görenlerden olduğu konuyla ilgili film çekmek istediği için öldürüldüğü de o şehir efsanelerinden birisi. Devrim Muhafızları ile bağlantılı “Basij Press” ve İran medyası Barnabas İncili’ne 1500 yıllık sır olarak yaklaşmakta ve günümüz Hristiyan inancını toptan yok edeceğini düşünmektedir. Ve yine rivayetlere göre bu İncil Genelkurmay tarafından sıkı koruma altındadır ve Vatikan dahil bir çok dini kurum tarafından istenmektedir. Vatikan’da el ayak öpen ve “bu kutsal topraklarda ölmeyi düşledim” diyecek kadar yoldan çıkan Fetullah ve çetesinin kozmik oda baskının da konuyla alakalı olduğuna inanılır.