Cemaatle Namaz Kılmanın Önemi

Öncelikle namaz ibadeti hakkında bilgi paylaşalım: Âdem (AS)’den beri tüm insanlar namaz ibadeti ile sorumludur. Bütün peygamberler, kavimlerine namaz kılmalarını emretmiştir. (bak. Bakara, 83; Mâide, 12; Yunus, 87; Hûd, 87) Peygamber efendimiz, ilk vahye müteakip peygamberlik vazifesiyle görevlendirilince, vahiy meleği Cebrail peygamberimize (SAV) namaz ibadetini aktarmış, peygamberimiz de Müslüman olan herkese namaz kılmasını emretmiştir. Böylece ilk defa “farz” kılınan ibadet namaz olmuştur. (Münzirî, I, 241)

Peygamberimiz ve Müslümanlar, beş vakit namaz farz oluncaya kadar sabah akşam iki rekât namaz kılmışlardır. Hicretten bir buçuk yıl önce Miraç’ta beş vakit namaz farz olmuştur.

Allah Resulü (asm), hayatı boyunca cemaate namaz kıldırmış, hastalandığında ise cemaate katılarak Hz. Ebu Bekir (ra)’in arkasında namaz kılmıştır. Bu itibarla cemaatle namaz kılma, İslâm’ın bir şiarı ve sembolüdür. Asr-ı saadet’ten günümüze vazgeçilmez bir uygulama olarak gelmiş ve aynen de kıyamete kadar devam edecektir/etmelidir. Cuma namazı dışında en kuvvetli cemaat, sabah namazının cemaati, sonra yatsı namazının cemaati, sonra ikindi namazının cemaatidir.

Cemaat

Cemaatle namaz kılmanın önemine; “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.” (Bakara, 43) anlamındaki ayet ile vurgu yapılmaktadır. “Rükû edenler” ile maksat Müslümanlardır. Dolayısıyla “Müslümanlarla birlikte rükû edin demek cemaatle namaz kılın” demektir.

“İnsanlar ilk safın sevabını bilselerdi, ön safta durabilmek için kura çekmekten başka yol bulamazlardı. Namazı ilk vaktinde kılmanın sevabını bilselerdi, bunun için yarışırlardı. Yatsı namazı ile sabah namazının faziletini bilselerdi, emekleyerek de olsa bu namazları cemaatle kılmaya gelirlerdi.” (Buharî, ezan, 9,32; Müslim, salat, 129)

İslâm alimleri beş vakit namazı cami ve mescitlerde cemaatle kılmanın hükmü konusunda birleşmekle birlikte camilerin cemaatsiz bırakılmasının asla caiz olmadığı, namazların cemaatle kılınmasının daha sevap olduğu, mazeretsiz cemaatin terk edilmesinin doğru olmadığı konusunda ittifak halindedirler. (Kurtubî, I, 348)

Peygamberimiz (s.a.s.), namazları cemaatle kılmaya teşvik etmiş ve sevabını şöyle bildirmiştir:

“Kişinin cemaat ile kıldığı namaz, evinde veya çarşıda kıldığı namazdan 25 derece daha faziletlidir. Bu fazilet şu şekilde gerçekleşir: Biriniz güzelce abdest alır sırf namaz kılmak için camiye gelirse camiye varıncaya kadar attığı her adım için bir sevap verilir ve bir günahı silinir. Camiye girdiği zaman namaz için beklediği sürece namaz kılıyormuş gibi sevap kazanır. Melekler bu kimseye dua ederler. Kimseye eziyet etmediği ve abdesti bozulmadığı sürece; ‘Allah’ım! Bu kulunu bağışla, ona merhamet et ve tövbesini kabul et’ diye dua ederler.” (Ebu Dâvûd, Salât, 49, I, 378)

“Kişinin bir başka kişi ile birlikte kıldığı namaz, tek başına kıldığı namazdan, iki kişi ile birlikte kıldığı namaz bir kişi ile birlikte kıldığı namazdan daha sevaptır. Cemaat ne kadar çok olursa bu namaz Allah’a o nispette sevimlidir.” (Ebu Dâvûd, Salât, 47)

  • Cemaatle kılınan namazda safların en faziletlisi en ön saftır. Bu fazilet imama yakınlık derecesine göredir. Fakat imama en yakın kişiler imamlığa ehil olan kişiler olmalıdır. Zira imamın namazı devam ettirememesi gibi bir durum olduğunda, bu en yakın kişilerden birini imamete geçirebilmelidir.

İki veya daha fazla Müslüman, beş vakit namazı, camide cemaatle kılabileceği gibi evde, iş yerinde, temiz olan her mekânda da kılabilir. Evde de olsa cemaatle kılınan namazlar, tek başına kılınan namazlardan daha sevaptır.