Cennet ve Cennet hayatının basit ve kısa tanımı; “Dini inanışlara göre dünyada iyilik yapanların, günahsızların, ölümden sonraki yaşamlarında sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları yer.” olarak çoğu kaynakta yer alır. Biz yine İslam üzerinden genel bir değerlendirme yapacak olsak da diğer dinlerin yorumlarını da atlamamak isteriz. Akla hayale gelmeyecek pek çok nimetin bulunduğu, 8 tabakaya ayrılmış ebedi bir mükafat yeri olarak tasvir edilir. Nimetlerin en büyüğünün ise Cenab-ı Hakkı görmek ve cemalini seyretmek olduğu üstüne basılarak vurgulanmış.
Hz. Muhammed’den bir hadis-i şerifle konuyu desteklemek isterim: “Cennet’te yukarıya doğru birbirlerinin üstünde bulunmak suretiyle yüz derece ve mertebe vardır. Genişlikleri de çok fazladır. Firdevs, makam bakımından en alasıdır. Cennet’in dört nehri olan bal, süt, su, şarap (Cennet şarabı) Firdevs’ten akar ve o Firdevs’in üstünde arşı ala vardır. Öyle ise Allahu Tealadan Cennet’i istediğiniz zaman, Firdevs’i isteyiniz.”
Hazret-i İsa (AS) ise; “Dünyada alçak gönüllü olanlara müjdeler olsun; kıyamet günü onlar kürsü sahipleridir. Dünyada ara bulup barıştıranlara müjdeler olsun; kıyamette Firdevs Cenneti’ne onlar varis olacaklardır.” buyuruyor.
Yorulmanın; korkma ölme ve üzüntünün olmadığı, yakıcı sıcak ve dondurucu soğukların görülmeyeceği, acıkma – susama gibi sıkıntıların yaşanmayacağı muhteşem bir alem olarak anlatılıyor. Bozulmayan sudan, sütten, şaraptan ve baldan ırmaklar, meyveleri kolayca koparılacak şekilde olan ve gölgeleri ehlinin üzerine sarkan ağaçların yer aldığı bahçeler ve üzüm bağları, altın tepsi ve kadehlerle sunulan yiyecekler, mücevherlerle süslenmiş tahtlar, içene lezzet veren, sersemletmeyen ve sarhoş etmeyen içkiler, bakire huriler, tertemiz hizmetçiler, saçılmış inci gibi gençler; mümin ve muttakiler için mükafat olarak hazırlanmış ebedi Dünyanın nimetleri olarak sayılıyor. Saymakla da bitmiyor.
Prof. Dr. Alaaddin Başar: “Rablerinin cemalini gören müminler kendinden geçecek hayret ve muhabbetlerini, takdis ve hamdlerini suphanallah, elhamdülillah, Allahu Ekber gibi mübarek kelimelerle ifade edeceklerdir. Bu sözler namazda toplandığı için bu sözleri secdeye kapanarak ifade edeceklerdir.”
Cennet ehlinin yeşil renkli, altın ve incilerle bezenmiş elbiseler giyeceği, altın ve gümüş bilezikler takacağı, döşekler ve mücevherlerle süslenmiş tahtlarda oturacağı çoğu kaynakta yer alıyor. İman edip salih amel işleyenler, Allah’a ve Rasulüne itaat edenler, muttakiler takva sahipleri, görmediği halde Rahman’dan korkanlar, namazlarında huşu içinde devamlı olarak Allah’a yönelmiş bir kalp ile gelenler, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirenler, zekatı vererek iffetini koruyanlar, emanet ve ahidlerine riayet edenler, rablerinden ve kötü hesaptan korkanlar Allah’ın izniyle Cennet ile ödüllendirilecek.
Burada o kadar büyük zenginlik ve refah olacak ki bir kişi bütün ahalisini kendi hususi cennetine davet ederek ziyafet verir ve giderlerken her birisine taşıyamayacağı ölçüde hediyeler sunar. Buna cennetin en fakiri denir. Bu Dünyaya en son girecek bir mü’mine dünyanın on misli büyük bir cennet verilir. Her mü’min milyonlar sakini ve hizmet edeni bulunan bu ülkenin padişahı olacaktır. Gittiği yerde törenle karşılanacak ve törenle uğurlanacaktır. Yüce Allah her mü’mine padişahlık zevki ve lezzetini cennette ebedi olarak tattıracaktır. Bazı rivayetlerde cennette bir mü’ine bütün dünya krallarına verilen mülkün ve saltanatın tamamı verileceği ifade edilmiştir.
Burada yüz ayrı derece bulunur. Her iki derece arasındaki mesafe göklerle yer arası gibidir. Derecelerin her biri müstakil bir Cennet’tir ve bu Cennet’lerin Me’va, Adn, Naîm ve Firdevs gibi isimleri vardır. En yüksek Cennet yukarıda da belirttiğimiz Firdevs’dir. Cennet’liklerin; inançları ve amellerine göre gelip yerleşecekleri bu derecelere birbirinden farklı sekiz ayrı bölümden girilecektir. Bu giriş bölümlerinin Cihad, Sadaka ve Reyyan gibi isimleri olduğu rivayet edilir.