Tümör endişesiyle hastaneye götürülen ve saatler süren ameliyat sonrası beyninden domuz tenyası çıkarılan Avustralyalı şarkıcı Jay Whalley’nin başına gelenler, “domuz ve zararları” konulu tartışmaları yeniden alevlendirdi. Sanırım ilgili gündemden bir ya da iki gün önceydi, bu tip bir haber hazırlamak gelmişti. Tam da üzerine yaşanan bu hadise sonrası bilgileri derlemek şart oldu.
2011 yılında da benzer bir yazı hazırlamıştım. 46 yaşındaki Darren Ashall, iyi pişirilmeyen domuz etinden Listeria mikrobu kapar. Kalp krizi şüphesiyle hastaneye başvurur, solunum cihazına bağlanır. Ashall kurtulur ancak ömrünün devamında felçli kalacaktır. Domuz eti ile geçen trişinoz hastalığının ise bugün bile tedavisi yoktur.
Bugün tıp, insana en çok zarar veren ve hastalık bulaştıran etin domuz eti olduğunu tespit etmiştir.
Basında iyi domuz – kötü domuz haberleri ise sıkça yer alır. ABD Oregon’da 69 yaşındaki çiftçi Terry Vance, kendi beslediği domuzlar tarafından parçalanarak öldürülür. Suya düşen keçi yavrusunu yine bir domuz kurtardı diyenler ise aksi istikametteki kendilerine göre güven veren tezlerini savunmakta.
Domuz nasıl bir hayvandır bize tanıtır mısınız diyenler için kısa bir açıklama yapalım:
Cam dışında leş ve kendi pislikleri dahil her şeyi yiyebilen bu hayvanlar, 20 sene yaşarsa 400 yavru dünyaya getirebiliyor. 4-5 ayda 100 kiloya kadar çıkabiliyorlar. Dana ya da koyuna göre tercihlerinde en büyük etken çabuk büyümeleri.
Her batında 15-20 yavruları oluyor, 150 kg’lik bir domuzdan 75 kiloluk yağ almak da mümkün. 80-100 kiloya ulaştıkları zamansa kesiliyorlar.
Sığır, koyun, keçi, deve gibi memeliler sadece ot yerken; kirli hayvanlar (dirty animals) olarak tanımlanan domuzlar; insanlar gibi, hem etçil, hem otçul ve monogastrik canlılardır. Literatürde, multiple skleroz ve domuz eti tüketimi arasındaki ilişkinin varlığını gösteren yayınlar mevcuttur.
Çevredeki onlarca çiftlikten milyonlarca İstanbullunun su ihtiyacını karşılayan Sazlıdere barajına katı atık ve suları atılıyor. Sadece İstanbul’a günlük giren domuz eti miktar 70-90 ton civarında. Kilosu makul fiyarlarla arasında satılan bu domuz etlerinin ağırlıklı olarak kıyma, sucuk, salam ve sosis olarak satılıyor. Yaban domuzu etlerinin restoranlara satılması ise bu istatistiklere dahil değil.
Son derece zararlı bu hayvanlar; nohut, mısır, mercimek, sebze ve çeltik tarımında mahsulleri kullanılamaz hale getiriyor. Meyveleri yemek için ağaç dallarını kırıyor, patatesleri söküp yiyor. İskilip ilçesinde yüksek verimli kılçıksız buğdayın ekilmemesinin başlıca nedeni bu zararlı. Sadece 200 kg mahsul alıp köyünden toprağından kopan insanlarımız var.
O, size ölüyü (leşi)- kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Bakara Suresi, 173)
Rabbimiz’in emri; her koşulda zararlarını sürdüren, denetimsiz üretiminde ise ölümlere yol açan domuz etinin yenmesine karşı tam bir ikazdır. Tevrat’ta da domuz eti yasak edildiği için, bugünkü Yahudiler bile domuz eti yemezler.
Domuz etinin zararlarını ise şöyle özetlemek mümkün:
- Bu hayvanlarda büyüme hormonu yüksektir; doğum esnasında bir kaç yüz gram olan domuz, altı ay içinde yüz kiloyu aşar. İnsanda kansere sebebiyet veren bu büyüme hormonu; burun, çene, el ve ayak gibi uç kısımların aşırı büyümesine sebep olur. Kanser gelişimine zemin hazırlar.
- Grip virüsü, domuzların akciğerinde bol miktarda bulunur ve yaşar. Kıtlık yaşanan Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonrasında, Amerika ve Kanada’dan getirilen konserve domuz eti ile grip salgınları arasında ilişki tespit edilmiştir.
- Domuz, dişisini kıskanmayan ve birden fazla eşe sahip olan bir hayvandır. Domuz eti tüketen kişilerde kıskançlık hissinin zayıfladığı ve cinsel & fiziksel sorunların arttığı görülmüştür. Domuz yağı, E vitaminini birdenbire yok eder. İnsan, E vitamininden mahrum kalınca nesli söner, E vitamininin yokluğu sevgiyi, aşkı yok eder.
- Domuz eti yiyen kişilerde obezitenin çok daha fazla görülen bir hastalıktır. Domuz etiyle beslenen kimseler, belli bölgelerde yağ birikmesi sebebiyle silindir gibi bir vücuda sahip olurlar. Dr. RECKEWEG bu düşünceyle domuz yiyenlerin domuza benzediklerini söyler.
- 1946′da İsveç’de, 1948′de Grönland’da, 1953′de İngiltere’de ve 1959 ve 1961′de Polonya’da kesin bir tedavi şekli bulunmayan Trişin salgınları gözükmüştür. Bazı Avrupa ülkelerinde, Vietnam’da, Tayland’da, Hindistan, Kenya ve bazı Afrika ülkelerinde trişin vak’aları görülmektedir. Diğer parazitler ve sığır tenyası bu denli zarar vermezler.
- Kükürt yönünden çok zengin sümüksü bağ dokusu kıkırdak, kas ve sinirlere oturarak eklemlerde iltihaplanma, kireçlenme ve bel fıtığı gibi çeşitli hastalıklara yol açar. Domuz eti devamlı yenirse, vücuttaki sert kıkırdak maddesinin yerini, domuzdan geçen sümüksü bağ dokusu alır. Bunun neticesi olarak, kıkırdak yumuşar; vücut ağırlığına tahammül edemeyerek ezilir. Eklemlerde bozulmalar meydana gelir.
Kendi adıma konuşmam gerekirse domuz etini yemiyorum ve aramıyorum da. Yine de sağlık sıhhat sizin yönlendirmek istemem ama açıkçası bu et bana güven vermiyor.