Engizisyon İşkenceleri ve Engizisyon İşkencesi Tarihi

İlki Ortaçağ Fransa’sında kurulan milyonlarca insanın katili Engizisyon mahkemeleri hakkında bir şeyler yazmak gelmek geldi içimden. 

Katolik kilisesinin katı kuralları olan mahkemesi Müslümanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Hristiyanlığı eleştirenleri, dinden çıkanları hedef almıştır…

Ortadoks ve Protestanlar’da bu tip bir yargılama daha doğrusu infaz bulunmamaktadır. İhbar üzerine çalışır. Yabancılar, çocuklar ve akıl hastaları delil sunabilir. Söylentilerin sıklıkla ciddiye alındığı bu dönemde sanığı savunmak suç olarak kabul edilir. Davalı ise mahkemede ihbar edeni ve kanıtların niteliğini asla öğrenemezdi. Avukatı ise olmazdı.

Latince soruşturma demek olan inquisitio kelimesinden gelse de soruşturmayla uzaktan yakından alakası bulunmazdı. 

Bu mahkemeler sanata ve tarihe de ciddi anlamda zarar vermiştir. Engizisyon kararıyla sadece İspanya’da 1 milyon cilt kitap yakılır. 80 bin el yazması eseri kardinal Ximenes bizzat yakar. Ortaçağ, Roma ve İspanyol mahkemelerinde en hafif ceza kırbaçlanma taşlanma ve sürgündür.

Mahkumlar yakılsın diyerek odun getirenler ise tüm günahlarının affedilmesi ile ödüllendirilirdi. Özetle mezhep ayrılıklarının ve dinden çıkanların artması üzerine kurulmuş ancak sonrasında müthiş bir işkence yapısına dönüşmüştür.

Dünya’nın döndüğünü Müslümanlardan öğrenen Galileo bile bu sözlerinden ötürü ceza almış. Hapishanede kör olmuştur. Sözünü geri alarak kurtulduğunu hatırlarsınız.

16. yy Avrupa’sında kadınların cennete gidip gidemeyecekleri, ruhlarının olup olmadığı hususu Hristiyan çevrelerde tartışılmaktaydı. Yine o dönemde kadınların insan türünden olmadığını ispat etmek üzere Latince tezler yazılabiliyordu. Latince soruşturma manasına gelen inquiro sözcüğünden türetilmiş engizisyon mahkemeleri zamanla zenginlerin mallarına konmak için sıkça kullanılan bir mahkeme haline gelir.

İşkence yöntemlerinden bazıları şöyledir:

  • 1 milyon kadın Tanrı adına öldürülür. Köleleşir, tecavüze uğrar.
  • On binlerce Yahudi ve Müslüman öldürülür. Öldürüldükten sonra yakılır.
  • Kazığa oturtma ve derinin yüzülmesi.
  • Çivili tabutlar.
  • Göğüs kerpeteni.
  • Çivili sorgulama koltukları.
  • Metal tabut.
  • Kalbe kazık çakmak.
  • Kafa ezmek.
  • Eklemleri yerinden çıkaran gergiler.
  • Vajinası yada anüsüne denk gelecek şekilde kazığa oturtma.
  • Mumya tabutuna benzeyen çivili tabutlara koyma.
  • Çift çatal ve işkence tekerleği.
  • Testere işkencesi.
  • Çivili sorgulama koltukları.
  • Vajina ve rektum tıkama armudu.
  • Filistin askısı.

Daha bir çok işkence metodu ve engizisyon işkenceleri görselini içim elvermediği için paylaşmadım. Youtube’de videolar mevcuttur. Bilinenin aksine ilk kez Emeviler tarafından uygulandığı ve bu şekilde Avrupa’ya geldiği bilinmektedir. 

Engizisyon yetkilisi sorunlu olduğuna inandığı bir bir bölgeye gelir gelmez önce halkı karşısına alır ve bir vaaz sonrasında bir iki emirname yayımlardı. İman emirnamesi adını verdikleri belge ile tüm dindarları, inançsızları ele vermekle zorunlu kılmaktadır aksine davrananların edenlerin afaroz edileceğini duyururdu. Bağışlama emirnamesi adını verdikleri bir başka belge ise, din yoluna dönmek için dinsizlere 30 güne kadar bir süre veriyordu.

Bir dinsiz pişmanlık sonucu dine dönmeye karar verirse; oruç, kutsal mekanları ziyaret veya manastra kapanma gibi nispeten hafif cezalara çarptırılırdı. Es kaza pişmanlık duyduğunu belirtmeyen bir suçlu çıkarsa cezası işkence sonrasında yakılarak öldürülmekti.

Aslında cezalar, makale boyunca sayacağımız gibi hafiften ağıra doğru çok çeşitlidir: Kırbaçlamalardan ömür boyu hapis yatabilmek gibi.

Mallarına el koyup ömür boyu hapis yatacakları ise kesindi. Karar merci engizisyon mahkemeleri, Katolik mezhebine karşı olanları tespit edip yargılayan, Hristiyanlığa ve Tanrı buyruklarına karşı olanları – eleştiricileri korkunç işkenceler sonucu öldürüp, diğer insanlara da baş-kaldırmamaları için ibretlik olarak kurulmuş, insanlığın ve en başta dinler tarihinin kara dönemlerinden biridir.

Engizisyon Mahkemelerinin Tarihi

İlk engizisyon mahkemeleri, 1183’te Papa III. Lucius tarafından farklı fikirde olanları engelleme ve gerekirse din adına öldürme amaçlı kurulur. 1184’te Papa III. Lucius’un topladığı Verona Konsili, haçlı seferleri ve doğu dünyasının bilimsel atılımları sonrasında kaybettiği itibarı geri kazanmak için bir araya geldi.

Kont, dük, baron, marki senyör gibi soylu sınıfların olası aforoz sırasında kiliseye para ve silah yardımı yapması gerektiğini iddia ederler.

Bunlara ilave olarak; aykırılık yaparak dinden çıkanların, dini kurallara karşı ifadeler geliştiren ve paylaşanların, sapkınların ihbar edilmesi gibi katı kurallar belirledi. Acımasız işkenceleri ile tanınacak uygulamaların bu yıllarda belirlendiği ittifakla kabul edilir. Yine de henüz kurumsallaşmamışlardır.

Papa III. Innocentus ve Papa III. Honorius engizisyonu bir sisteme oturtur, Papa IV. Alexander ise bu mahkemelerinin bağımsızlığını ilan edecektir. Sistersiyen ve Dominiken tarikatları araştırmalar yapmakla, sapkınlıkları inceleyip kişileri sorgulamakla görevlendirildi. Cezaları laik olduğuna inandıkları mahkemeler veriyordu.

Bir dönem sonra engizisyon mahkemeleri artık sadece asi kişileri ve dini sapkınları, dinden çıkanları değil Yahudi ve Müslümanları da cezalandırmaya başlar. 1232’den itibaren bu dinlere mensup halkların özel işaretlerle ayrılması planlanır.

Müslüman ve Yahudi olanlara ve bu dinlere sempati duyanlara, onlara yardımda bulunanlara yapılmadık zulüm kalmaz. 1255’te engizisyon mahkemelerinin en etkili silahı olan “iman fermanı” yayımlanır. bu fermana göre tüm halk engizisyon mahkemelerine karşı ajan gibi hareket etmek üzere sorumluydu.

Engizisyon mahkemesinde yargılananlar ağırlıklı olarak suçlu sayılır, masum olduğunu bir şekilde ispatlaması gerekirdi. Suçlular öncelikle kilisede yargılanırdı. Halk ise bu esnada sanığın yakılması için odunlar taşırdı. Getirilen her bir odunun günahlarından eksiltme yapacağına inandırılmışlardı. Ayrıca infaz kararını, öldürmekle suçlanmak istenmedikleri için kilise vermezdi. Sivil mahkemenin asla insaflı davrandığına rastlanmazdı. Zira aforoz edilmemek için ölüm kararı vermek zorunda olduklarını biliyorlardı.

Kişinin ölmesi engizisyon mahkemesinin rezilliğinden öleni kurtaramıyordu. Cesedi idam sonrasında mezarından çıkarılan suçlu vakit geçirilmeden yakılırdı. Almanya’da engizisyonun en cani temsilcisi Konrad von Malburg olarak öne çıkar. 1483’te Castilla kraliçesi Isabella’nın talebi üzerine, dönemin Papasının emriyle engizisyon mahkemeleri İspanya’da kuruldu.

Dominikler binlerce insanı diri diri yakmaya başlayacak binlerce Yahudi, Osmanlı devletine sığınacaktır. Mahkumların aşağılanma amacıyla anadan doğma soyulduğu, daha sonrasında da erdemsizlik ve ahlaksızlık manasına gelecek klasik çizgili mahkum giysilerin giydirildiği bilinir.

Tarihteki üç büyük engizisyon mahkemesi; orta çağ engizisyonu, İspanyol engizisyonu ve Roma engizisyonudur. Jan Dark, ortaçağ engizisyonuna kurban giden ünlü isimlerden biridir.

İspanyol Engizisyonu 

Hristiyanların, Müslüman ve Yahudilere karşı kazandığı geçici zaferlerden sonra, Hristiyan gibi davranıp gizlice dinlerini yaşayan kişilere karşı uygulanan, tüm engizisyon mahkemelerinin en acımasızıydı. 1492’de 200 bin civarında Yahudi işkencelere dayanamaz ve İspanyayı terk eder. Müslümanlar mahkemelerce katledilir, sürülür ya da asimile olurlar.

İlk baş engizisyoncu olarak bilinen Dominiken papaz Thomas de Torquemada’nın 2 binden fazla kişiyi idam ettirip yaktırdığı bilinir. 1808’e kadar ispanya engizisyon mahkemesi 32 bin kişiyi infaz eder ve yaktırır. İspanya kralı V. Ferdinand oğlunu bu mahkemelerde idam ettirir, ülkesinde Müslüman, Yahudi ve dinsiz kimsenin kalmayışıyla övünür.

İspanya’da engizisyon mahkemelerinin kapatıldığı tarih olarak 1834 verilir. Sadece Endülüs’te 2 ocak 1492’te 24 binden fazla Müslüman idam edilir. Gırnata da İspanyolların zulmüne uğrar. Müslümanlara ait kitaplar, kütüphaneler, el yazmaları ve sanatı tarihi de İspanyollar tarafından yok edilir. 1 milyon cilt kitap, 80 bin el yazması kitabın yok edildiği bilinmektedir.

Pureza de sangre kanın saflığı olarak ifade edebileceğimiz bir kavramdır. Tam manasıyla bir Hristiyan olmayı ifade eder. engizisyon ispanyasında halk arasında artan kuşkuculuk sonrasında kişilerin gizliden gizliye Müslüman ya da Yahudi olduğu iddiaları bu insanların pureza de sangre’ye yani saf Hristiyan kanına sahip olmaması sebebiyle sağlam dayanaklar olmasa da sorguya girmesi ve hatta işkence görüp idam edilmesi için yeterliydi.

Roma Engizisyonu

Engizisyon tarihi, cadıcılık ve büyücülüğe savaşla ilerler. Protestanlığa karşı olarak III. Paulus tarafından 1542’de kurulur; Calvincilik ve Luthercilik taraftarlarını hedef alırlar. Dinde reform yapılmasını isteyenler arttıkça, engizisyon mahkemeleri o oranda acımasızlaştı. Kitaplar kilisenin denetimi altındaydı ve ağır sansür uygulanıyordu.

Kilisenin uygun bulmadığı hiçbir kitap okul kitapları da dahil dağıtılamıyordu. Kara listeler hazırlanıyor, çoğu kitap yakılıyordu. Kilisenin dünya ve evren üzerine olan görüşlerinin yanlışlığını ispatlayan veya iddiada bulunan bilim insanları, engizisyon tarafından cezalandırılıyorlardı. İtalyan bilim adamı Giordano Bruno, evrenin merkezinin dünya olmadığını ve başka gezegenlerinde bulunduğunu, evrenin sonsuzluğunu iddia ettiği için 7 sene hapis cezası aldıktan sonra 1600’da diri diri yakıldı.

 

İtalyan fizikçi, astronom ve matematikçi meşhur galileo galilei ise dünyanın güneş etrafında döndüğünü ispatladığı için ev hapsi aldı. Çünkü çekindiği için suçunu itiraf edecektir. Hayatının son 8 senesini evinde gözetim altında yaşadı. Engizisyon mahkemeleri ne zaman kaldırıldı sorusuna ise 1908’da Papa X. Pius engizisyonu kaldırmıştır olarak yanıt verilebilir. Engizisyon mahkemelerinde yargılanan bilim adamları arasında bu iki isim sıkça geçecektir.

Engizisyonun bilinen mahkeme kuralları şu şekildedir:

  1. Tüm prosedür gizlidir ve açıklanamaz.
  2. Söylenti dahi bulunsa suç delili olması için yeterlidir.
  3. Suç niteliği veya yasal savunma konusunda suçlu olduğuna inandıkları kişilere bilgi verilmez.
  4. Tanıklar gizlidir ve açıklanamaz.
  5. Yabancı kişiler şahitlik yapabilir; aforoz edilenler ve çocuklar delil getirebilirler.
  6. Sanığın lehinde delil kabul edilmez, sanık lehine konuşanlar suç ortağı olarak tutuklanırlar.
  7. Her zaman kullanılabilen işkence sonucu bir itiraf gelirse bu seferde onaylatmak için işkence yapılır.
  8. İşkence altında da olsa suç ortaklarının isimleri mutlaka doğrulanmalıdır.
  9. Sanıklar hiçbir zaman masum bulunamaz.

Engizisyon mahkemeleri için seçilen binalar genellikle ihtişamlı bina ve saraylar arasından seçilirdi. Güneşin asla girmeyeceği, ses yalıtımlı yerler zindan olarak belirlenirdi. İşkence öncesinde mahkumlar günlerce tek başlarına kalır ve başlarına gelecekler detaylıca gösterilir ve anlatılırdı.

Engizisyoncular işkenceyi bir sanat halinde uygulardı. İtiraf etmeyen mahkumlar her gün düzenli işkencelere uğrardı. Şiddeti günden güne arttırılırdı. İşkence esnasında mahkumun acıdan bayılmaması için işkenceler zaman zaman durdurulabilirdi. Mahkumun el-kol gibi uzuvlarının koptuğuna da rastlanırdı.

Pek çok Engizisyon yargıcının mahkeme binasında zaman zaman hafif denebilecek işkencelerle kendilerine bağlı tuttukları genç kız ve oğlanlardan oluşan haremleri vardı. Bu kızların sonu da elbette ölüm olur ve yerlerine yenileri getirilirdi.