Kendi kayıtlı ifadesine göre Vatikan’da ölmeyi düşleyen, “Evlenmeyi ve çocuk yapmayı davama aykırı saydım.” diyen Fetullah’ın; “Nikâh benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir. Evleniniz! Zira ben, diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuz ile iftihar edeceğim. Kimin maddi imkânı varsa hemen evlensin. Kim maddi imkân bulamazsa, oruç tutsun.” hadisi şefini bilmemesine imkan ihtimal yok! Akıllara şöyle bir soru gelir. Fetullah’ın evlenmeyi ya da evlenemeyişinin ardında yatan gerçekler nelerdi?
Latif Erdoğan, “Şeytanın Gülen Yüzü” adlı kitabında Katolik papazları gibi yaşayan Gülen’in evlenmeme gerekçesi bambaşka bir nedene dayandırır. Latif Erdoğan’ın böyle mühim bir bilgiyi paylaşmak için 40 yıl beklemesi, olayı şehir efsanesi basitliğine itse de yine de “yorumudur” paylaşmak isteriz. İfadesine göre Gülen’in göbeğinden dizine kadar vücudunda bir kaşıntı illeti varmış. Vücudunun o bölgesi çok kaşınmaktan yara bere içindeymiş. Çocukluk yıllarında dört sene uyuz illetine müptela olmuş. 12 Mart döneminde hapse atıldığında bu illetin şiddeti daha da artmış. Açıkçası Latif Erdoğan’ın bu sözleri, kitabını cilalayacak, üç-beş daha fazla sattıracak bir kenar süsü ötesine geçmiyor.
İşin kaşıntılı boyutunun yanı sıra; “acaba eşcinsel mi” dedikoduları da dile getirilmiyor değil. FETÖ’nün LGBT’ye desteği, akıl hocası FBI ajanının GAY olması gibi detaylar; cinayete kurban giden gazeteci Meriç’in bir vakitler öne sürdüğü iddialarını biraz daha akılda kalıcı hale getiriyor. Durumu kitap haline getirmeden öldürülen Meriç’e göre Gülen 1960’larda bir cami tuvaletçisiyle ilişki yaşamış. Meriç’in hayatta olmaması da iddiası kadar mühim bir detay. Burada, Fetullah’ın şeker hastası olduğunu da atlamadan belirtmek gerek. Malumunuz şeker hastalığı, cinselliği köküne kadar bitirebilen bir rahatsızlık. Evlilik de temelinde aile demek olduğuna göre durumun izahı az çok belli oldu demek. Fetullah’ın hastalığı için 60 milyon liraya özel bir diyabet merkezi kurdurduğu da adli kayıtlara kadar geçmiş bir başka ayrıntı.
FETÖ’cü olduğu ileri sürülen ancak kim ya da kimler olduğu belli olmayan polisler, DHKP-C’li olduğu bahanesiyle izlemeye aldıkları Meriç’i kaçırır. Meriç’in cesedi 18 gün sonra Akçakoca açıklarında domuz bağı yapılmış halde bulundu. Meriç, 2011’de 1964-65 arasında Kırklareli’nde vaizlik yapan Gülen’in bir tuvalet bekçisi ile gayri ahlaki ilişki yaşadığına ilişkin elinde veriler bulunduğunu duyurmuştu.
Kadınları, erkekleri yoldan çıkaran “haram ve çetin bir güle” benzeten Fetullah hakkında konuşulan iddiaları özetle şöyle listeleyebiliriz:
- Şeker hastalığı nedeniyle bir eş olarak vazifelerini yerine getiremeyecek durumda.
- Vatikan’a karşı sorumlulukları olan Fetullah Müslüman değil o yüzden evlenmedi.
- Kainat imamı ancak her ne hikmetse kadınlara ilgi duymuyor.
- Evlendi hatta çocuğu ya da çocukları var ancak bizim haberimiz yok.
Fetullahçıların kıyasıya inandığı hastalıklı tez ise şu şekildedir: … bir gün aklımdan geçti öyle evleneyim diye. şimşek gibi ama, bir an böyle aklımdan gelip geçti. belki bir saniyeliğine. ertesi gün yanıma bir arkadaşım geldi.” hocam, akşam peygamber efendimizi (sav) rüyamda gördüm. bana,’ o evlenmesin, evlendiği gün ölür ve ben de cenaze namazına gelmem’ dedi. o gün anladım ki, evlenmek benim için doğru olmaz ve evlenmemeye karar verdim…
FETÖ’ye 25 yıl hizmet eden Ahmet Keleş, örgüt elebaşısı Gülen’in neden evlenmediğini farklı bir hikayeyle açıklar. Prof. Keleş, Kırklareli’nde mahalleden birine, Gülen’in müftülükten birileriyle kız istenmeye gittiğini, ancak kızın ailesinin, “Anne babasıyla kız istemeye gelmeyen birine bizim verilecek kızımız yok” dediğini, Gülen’in de bundan sonra bir daha evlenmek istemediğini söyledi. 1941 yılında doğan ve şu an 75 yaşında olan Gülen’in resmi bir evliliği kayıtlarda bulunmuyor.
Yahudiyi Hristiyan’ı cennete sokmaya meraklı diyalogcu Fetullah’a Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in evlilik hususuyla ilgili sözlerinden bir kaçını hatırlatmak isteriz:
“Evlenme işi için, iki kişi arasında aracılık yapmak, en üstün aracılıklardandır.”
“Dininden ve ahlâkından hoşnut olduğunuz biri sizden kız istemeye gelirse, verin! Vermezseniz, yeryüzünde kargaşa ve büyük bozgunculuk olur.”
“En kötü yemek, zenginlerin çağırılıp, fakirlerin çağrılmadığı düğün yemeğidir. Kim davete gelmezse, Allah ve Resûlüne âsi olur.”
“Ey gençler topluluğu! Gücü yeteniniz, evlensin. Çünkü bu, gözü haramdan daha iyi korur, edep yerini de. Gücü yetmeyen ise, oruç tutmalıdır. Çünkü orucun, şehveti kırma özelliği vardır.”