Hitler, Almanya halkını borç batağına ve sefalete sürükleyen Yahudi halkına karşı sistemli bir etnik temizlik – yok etme politikası uygulayan politikaları savunur ve uygular. Main Kampf (Kavgam) adlı eserinde, 1. Dünya Savaşını kaybetme nedenlerinden biri olarak Yahudi patron ve işçilerin elinde olan silah fabrikalarının, en gerekli anlarda greve gitmesini ve Alman ordusunu mühimmatsız bırakmasını da gösterir. Hitler’in seçilmesinden önce Amerika’daki büyük Yahudi ailelerin maddi yardım yaptığı bilinen bir gerçektir. Burada detaylar ve aile isimleriyle sizi sıkmayacağım.
Hitler’in soykırım politikasından; çingeneler, homolar, Yehova şahitleri, savaş tutsakları ve Nazi politikalarını eleştiren kişiler de nasibini alır. 6 ila 10 milyon kişi işkenceler ve toplama kamplarında öldürülür. Hitler, nerede duracağını bilemese de ilk yıllarda Almanya için büyük işler yapar; sıfırdan Avrupa’nın en büyük hava gücü ve ordusunu kurması, blitzkrieg stratejisiyle Fransayı haftalar içinde işgal etmesi, işsizliği sıfıra indirip ekonomiyi ayağa kaldırması, Alman halkı arasında büyük popülariteye sahip olmasına yol açar!
Yaygın teze göre; siyonistlerle birlikte yürütülecek “Filistin’e Göç” politikası, Nazi subaylarından olan Adolf Eichmann önderliğinde bir dönem sürdürülür, Macaristan, Çekoslovakya ve Avusturya’ da göç büroları kurulur. Süregelen Yahudi göçü ile 250 bini aşkın Yahudi’nin Filistin’e yerleşmesi organize edilir. Avrupa’da rahatı yerinde olan bir halkı bilinmez Arap çöllerinde sıfırdan bir hayata sürüklemek kolay olmasa gerek! Hitler ilk olarak Yahudi nüfusun fazla olduğu bu üç ülkeyi işgal eder! Enver Paşa ve Napolyon’un dahi başarılı olamadığı Zorlu Rusya cephesi, Afrika maceraları ve Normandiya’daki stratejik hataları sonucu savaşı kaybedecektir.
9-10 Kasım 1938’de gerçekleştirilen “Kristal Gece” ayaklanmasıyla yüzlerce yıllık sinagoglar, Yahudi dükkanları, evleri ve diğer mülkleri yakılır, yüzlerce Yahudi öldürülür. Kalanlar dövülür ve aşağılanır. Bundan sonraki birkaç gün içinde 40 bin civarı Yahudi toplama kamplarına taşınır. Esasen 1935’ten itibaren Almanya’da yükselen bir Yahudi aleyhtarlığı mevcuttur; doktorluk eczacılık gibi meslekler yasaklanır, sosyal yardımlar kesilir, fişleme başlar.
9 Ekim 1941’den itibaren ise tüm Yahudilerin görünür biçimde bir Davud’un Kalkanı sembolü taşımaları artık zorunludur. Almanya’daki son Yahudilerin evlerine “Burada bir Yahudi oturuyor” diye bir yazı ya da bir Davud’un Kalkanı resmi bırakılır. O zamana kadar kısmen rahat kalabilmiş 65 yaş üzeri Yahudiler de kamplara alınırlar. 19 Ekim 1941 sonrasında basında bu konu hakkında haber yayınlamak yasaklanır. Almanya’daki son Yahudilere et, buğday, süt, bal gibi gıdalar verilmesi hatta hasta olanların ilaç almaları dahi yasaklanır. Yahudilerin yargı hakları da ellerinden alındıktan sonra kalan en son Yahudiler avlanmayı bekleyen kurbanlardan farksızdır.