Kaynak; Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler olunca, asırlardır hakkında çok şeyler anlatılan Hızır Aleyhisselam ve varlığından da şüphe etmemek gerekiyor sanırız. Nitekim Kehf suresi 65. ayette “Nihayet kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir ilim öğretmiştik” ifadesi ile Allah-u Teâlâ’nın özel bazı hikmet ve ilimler verdiği biri olduğu gerçeği de bir bakıma doğrulanıyor. Tefsir ve sır ilimlerinin büyük alimleri, yardım veya sohbet etmek istediği kişiye ak sakallı ya da sevmediği biri suretinde görünebileceğini de vurgular. Dinimiz İslam’da Hızır ile ilgili rivayetlerin esası Kuran’a dayanır.
Eskilerin “Her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır bilirsen Kadir Gecesine de kavuşursun Hızır Aleyhisselam’a da” sözleri dilden dile boşuna söylenmemiştir. Kalpleri insanlara karşı sevgi dolu ve önyargısız olan; hayattayken onu görmeyi dileyen kimseler bir gün mutlaka Hızır Aleyhisselam’la karşılaşır. İnsanımız Hızır’ı, genel olarak peygamber sayar, onu “Hızır Aleyhisselam”, “Hızır Peygamber” gibi adlarla anar. Hızır Aleyhisselam’ın İbrahim aleyhisselamdan sonra yaşamış bir peygamber veya veli olduğu, Avrupa ve Asya’ya hakim olan Zülkarneyn aleyhisselamın kumandanı ve teyzesinin oğlu olduğu inanışı da mevcuttur. Yine bazı kaynaklarda isminin, Belkâ bin Melkan, künyesinin Ebü’l-Abbâs olduğu ve soyunun Nûh aleyhisselamın Sam isimli oğluna dayandığı ifade edilir.
Girişte de ifade ettiğimiz gibi Hızır Aleyhisselam ve Musa aleyhisselam ile buluşması, görüşmesi ve yaptığı yolculuk Kur’ân-ı kerîm’de Kehf sûresi 60 ve 80. âyetlerinde ve hadîs-i şerîflerde bildirilir. Hızır Aleyhisselam zorda kalanların yardımına koşar, insanlara servet, bereket getirir, Dünyamıza yeniden hayat verir; Hızır’ın elleri beyaz, yumuşak ve kemiksizdir, sık sık yoksul bir dilenci ve fakir kılığında karşımıza çıkıp sadaka isteyerek insanları dener. Hızır’ın özellikleri hakkında çok çeşitli görüşler bulunmakta. Bunların başında ölümsüz oluşu gelir. Hamis Tarihi’ne göre Hızır’ın başlıca özellikleri şunlardır: Veli olarak üç defa adı çağrılınca insanları, hırsızlığa, boğulmaya, yangına, yılana ve akrebe karşı korur. Her cuma zemzem kuyusundan su içer. Cuma namazlarını Mekke’de Medine’de, Kuba’da, Cebel-i Zeytun’da kılar. Yanlış ve eksik ifadelerden Allah’a sığınırız…
Kuru bir yere oturup kalktığı zaman, oranın yeşerip yemyeşil olması, Sahîh-i Buhârî’de nakledilen bir hadîs-i şerîfte; Peygamber efendimiz (SAV)’in “Hızır Aleyhisselam, otsuz kuru bir yerde oturduğunda, o yer birdenbire yemyeşil olur, peşi sıra dalgalanırdı.” sözleriyle doğrulanır. Peygamber efendimizin vefatından sonra hâne-i saâdetlerine gelip Ehl-i beyt için sabır tavsiyesinde bulunan Hızır aleyhisselam, İlyas aleyhisselam’ın ziyaretleri Hazret-i Ebû Bekr tarafından bildirilir. Kuran’da iki defa adı geçen İlyas Peygamber; görevleri ve yaptıkları bakımından Hızır’ın ikiz kardeşi gibi görülür. İkisi birlikte bengisu (abıhayat) kaynağından içmişlerdir. Yine bir inanışa göre Hz. Muhammed’e gelen ilk vahiy sırasında Hızır’la İlyas Peygamber de yanındaydı.
Hz. Peygamber onlara: “Ey Hızır, çölde ümmetimin imdadına koşmak sana düşüyor; ümmetime deryada yardım etmek de, ey İlyas, sana düşüyor.” demiştir. Bununla birlikte genel olarak Hızır’ın denizlerin, İlyas’ın da karaların koruyucusu olduğuna inanılır. Hızır ve İlyas kendilerini tanıtmadan Mekke’ye hacca giderler. Yiyecekleri kereviz ve bir çeşit mantardır. İslam menkıbelerinde Hızır’la İlyas’tan başka İdris’in de ölmezliğe erişen kişilerden olduğu kabul edilir.
Bazı alimler “nebi” (peygamber), bâzı alimler “velî” dese de hiç şüphesiz Hızır aleyhisselam, rabbimizin sevgili kullarındandı. Doğdu, büyüdü ve vefat etti. Ancak Allahü teâlâ onun rûhuna insan şeklinde görünmek ve kıyâmete kadar yardım isteyen Müslümanların imdâdına yetişmek, yardım etmek, konuşmak, ilim öğrenmek ve öğretmek özelliklerini verdi. Hızır aleyhisselam birçok zâtın tasavvufta yetişmesine rehberlik etmiş, feyz vermiştir. Hızır aleyhisselamın tasavvufta yetiştirdiği en meşhûr âlim ve velîlerden biri Abdülhâlık Goncdüvânî hazretleridir.