Zamanın Bulgaristan Krallığı’na bağlı Tırnova şehrinde 20 Ocak 1912’de doğan Hulusi Kentmen, sinema oyunculuğunun yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli bir Astsubay’dır da aynı zamanda! Tonton dede, pos bıyıklı sevimli aile büyüğü, fabrikatör baba, komiser ve hakim tiplemeleriyle tanıdığımız “pos bıyıklı iyi adam” Hulusi Kentmen, 1942’deki Sürtük filmiyle sinema oyunculuğuna başlar.
Sadece 1971 yılında 18 tane filmde oynayan Kentmen sinema kariyeri boyunca 228 film ve 2 dizide boy gösterir. Hulusi kentmen kimdir sorumuzu; “ilk olarak “Hisse-i Şaiya” oyunuyla profesyonelliğe adım atmıştır.” diyerek detaylandırmaya başlayabiliriz. Şimdilerde İzmir’de adına bir park mevcuttur.
Hulusi Kentmen gençliği ve askerlik hayatı ile de dikkat çeker. 1320/2095 sicil no’su ile altı yıl boyunca Deniz Kuvvetleri’nde motor (ya da muhabere) astsubay olarak görev yapmıştır. Zamanın cumhurbaşkanı – denizcilikten köşke gelen Fahri Korutürk, Çankaya’da sanatçılar için düzenlenen davete usta oyuncuyu da çağırır. Basın danışmanı Ali Baransel o dakikaları şöyle aktarır: “Hulusi Kentmen, içeri girer girmez, doğru Cumhurbaşkanımız’ın önüne koşarak çakıldı ve asker selamıyla şu tekmili verdi: ‘Bendeniz Enkaz-ı Bahriye’den kulunuz assubay Hulusi Kentmen, emredin komutanım!’ Bu tekmil Fahri Korutürk’ün çok hoşuna gitti. Herkes gülüşürken, Korutürk, Kentmen’e vücudundaki dövmelerin durup durmadığını sordu. Özellikle denizciler vücutlarına dövme yaptırırlar ya. Kentmen, ‘Elbette’ diyerek dövmelerini göstermek amacıyla Cumhurbaşkanı’nın önünde soyunmaya kalkışınca, engel olduk tabii. Gülüşmeler kahkahalara dönüştü.”
“Yıllarca hep zengin, fabrikatör baba rolünü oynadım. işin en acıklı kısmı ise bütün gün zengin baba rolünü oynayıp çekim bitiminde eve gitmek için soğukta, köşedeki durakta dolmuş beklemem olmuştur.“
Bu da durumla ilgili bir şehir efsanesi. İnanıp inanmamak size kalmış: “Fahri Korutürk’le Hulusi dede arasında aynı gemide subay-astsubay ilişkisi varmış ve Hulusi Kentmen gelip tekmil verince cumhurbaşkanı, ‘Vay Hulusi sen de mi buradasın? kolundaki dövmeler duruyor mu?’ demiş.”
Çok çapkın olduğu rivayet edilen tonton Hulusi Kentmen’in oynamadığı kimi Türk filmlerinde dahi; evde, duvarda çerçevelenmiş bir fotoğrafı bulunurdu. Hulûsi; saf, halis, içi temiz, içten, candan manasına gelmekte. Aynen yazdığımız gibi halk nazarında içten bir duruşa sahip. Babacan komiser, dert ortağı meyhaneci, esnaf ya da iş adamı ise dürüsttür Kentmen. Hulusi Kentmen filmleri sinemamızın en sevilen yapımlarından olacaktır. Sinemaya adım attığı ilk yıllarda İstiklal Madalyası (1948), Şehitler Kalesi (1949), Estergon Kalesi (1950), Zülfikârın Gölgesinde (1950), Barbaros Hayrettin Paşa (1951) gibi tarihi filmlerde rol almıştır. Yorgun Savaşçı (1978) ve Acımak (1985) ise rol aldığı iki televizyon dizisidir.
Rumelili Refika Kentmen ve Hulusi Kentmen’in 1942’de dünyaya gelen oğulları Volkan Kentmen de meslek olarak denizciliği tercih eder. Önceleri Deniz Kuvvetlerinde Radar Astsubayı olarak görev yapacak, ardından sivil denizcilik sektöründe kaptanlık mertebesine kadar yükselecektir. Dede Hulusi Kentmen, torunu Ali Kentmen’e çok sevdiği 1956 model Ford Fairlane marka otomobilini ve köşkünü bırakacak kadar düşkündür. Oğul Volkan Kentmen’in ise torun yani öz oğlu Ali Kentmen’e bırakılan köşkü alabilmek için mahkemeye başvurduğu konuşulur.
Hulusi Kentmen, çalınacak çizilecek korkusuyla klimalı garajlarda saklayacağı orijinal plakalı bu araç uğruna 1956’da bir arkadaşıyla Amerika’lara kadar gider, Türkiye’ye getirmesi ise 28 gününü alacaktır. Ölünceye kadar da; pek çok filmde yer alan arabanın direksiyona kimsenin geçmesine izin vermez. İşte bu kadar sevmektedir.