Peygamberimiz (asm) rahat bir hayat yaşamadığı için haftalık ne yediği, şu gün şunu bu gün bunu yerdi gibi bir sıralaması mevcut değildir. Bazı zamanlarda evinde hiç tencere kaynamadığı, açlıktan karnına taş bağladığı vakitler olmuştur. Ümmetinin zayıf noktalarını çok iyi bilen Peygamberimiz (asm) zaman zaman çeşitli ikaz ve tembihlerde bulunmuşlardır. “Ümmetim hakkında korktuğum şeylerin en korkuncu (tehlikelisi) şunlardır: Karın büyüklüğü (göbek bağlamak), çok uyku, (maddi ve manevî) tembellik ve yakîn (iman) zayıflığıdır.” (Suyuti, Fethu’l-Kebir, 1/58)
Zira Peygamberimiz (asm) karın büyüklüğü ile kendini gaflete salıp çok yiyen, yeme ve içmeyi hayatın gayesi edinen, belki böylece şişman olan insanlar kimseler için dünya ve ahiret hayatları adına endişe duymuşlar ve;
“Ademoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Oysa ki Ademoğlu için belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir. Şayet mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman (midesinin) üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırsın.” (Tirmizi, Zühd, 47) buyurmuşlardır. Yine Peygamberimiz (asm); “İki kişinin yiyeceği üç kişiye, üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter.” (Buhari, Etıme, 11), “Mü’min bir mideyle (bir kişilik) yer (içer), kâfir ise yedi kişilik yer (içer).” (Buhari, Et’ıme, 12) diyerek Müslümanların obur olmaması gerektiğine işaret etmişlerdir.
Peygamberimiz (asm), ömür boyu her gün oruç tutmayı uygun görmemiştir. Ayrıca, midenin üçte birinin yemeğe, üçte birinin suya ayrılmasını, diğer üçte birinin ise boş bırakılmasını tavsiye etmiş, tıka basa yemeyi onaylamamıştır. İyice acıkmadan sofraya oturulmamasını, oturunca da tam olarak doymadan kalkmasını tavsiye etmiştir.
Peygamberimiz (asm) çeşitli yemeklerden meydana gelen zengin sofralara sahip değildi. Sade bir hayat yaşadığı için sofrası da sadeydi. O (asm), yemek için yaşamaz, yaşamak için yerdi. Eve geldiğinde yemek yoksa bunu problem etmez, bazen bir iki hurma ile yetindiği olurdu; günde iki kere yemek yerdi. Az yemeyi tavsiye ederdi. Haram yiyecek ve içecekler hariç, diğer yiyecekleri yerdi. Sadece et veya sadece sebze yemek gibi tek yönlü beslenmezdi. Bazı yemekleri daha çok sevse de, hiçbir yemek için “sevmiyorum” ifadesini kullanmazdı.
Hz. Peygamber (asm), yemek davetlerine katılırdı. Yemeğe başlamadan önce ve yemekten sonra ellerini yıkardı. Besmele ile başlar, uygun ve kısa bir dua ile bitirirdi. Sağ eliyle yerdi. Sol eliyle yiyenleri ikaz ederdi. Ortaya konulmuş yemeğin, kendi önüne gelen kısmından yerdi. Yemek yerken sağa, sola dayanmaz, yaslanarak yenilmemesini tavsiye ederdi. Yüzü koyun uzanarak yemek yemeyi yasaklardı.
Sünnetlerden hareketle yeme içme adabı şöyle sıralanabilir:
- Yemekten evvel ve sonra elini yıkamak,
- Yemeği kendi önünden almak,
- Sağ eliyle yemek,
- Lokmayı ağza göre almak ve iyice çiğnedikten sonra yutmak,
- Lokmayı yutmadıkça ikinci lokmaya el uzatmamak ağzında lokma ile konuşmamak,
- Suyu içmeden evvel bardağa bakmak,
- Suyu bir solukta içmemek,
- Bardağın içine nefes vermemek,
- Başkalarını tiksindirecek söz ve hareketten kaçınmak,
- Başkasının lokmasına ve yediğine bakmamak,
- Lokmayı ağzına korken kafasını tabağa doğru uzatmamak,
- Yemekte israf etmemek, lokmasını ve aldığı yemeği bitirmek,
- Ağzından bir şey çıkarmak gerektiğinde yüzünü sofradan çevirmek ve sol eli ile almak,
- Dişleriyle koparmış olduğu lokmayı yemeğe batırmamak.
- Helâlinden, temiz yemek ve Allah’a şükretmek.
- Sofra sahibiyse, utanmamaları için herkes yeyip bitirmedikçe sofradan el çekmemek ve kalkmamak (az yiyen biriyse ağır yemeli ve yer gibi davranmalı),
- Yemeğe önce yaşça veya mevkîce büyük olanın başlamasını beklemek,
- Mecbur kalmadıkça sokaklarda yemek yememek.
Yemeğin israf edilmesini menederdi. Soğan, sarımsak gibi kokusu başkalarını rahatsız eden yiyecekleri yedikten sonra toplum içine girmeyi hoş karşılamazdı. Yemeğe ve suya üflemeyi yasaklardı. Yemeğin çok sıcak yenmemesi gerektiğini söylerdi. Yemek ve su kaplarının ağzını kapatmayı tavsiye ederdi.