Grup halinde dolaşan; sinirlendirildiği zaman oldukça tehlikeli olabilen kaz, geleceği yerden tavuğu esirgemediğimiz, yanmaması için çevirdiğimiz şimdilerin ve eskilerin en makbul hayvanıdır. Ülkemizde genelde Doğu Anadolu bölgesinde Kars ve Ardahan ahalisi tarafından yetiştirilir. Askeri düzendeki bir yürüyüşe dahi adını verecektir bakınız “kaz yürüyüşü”.
“Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez.” atasözü ve benzerleri de gösterir ki ecnebilerin Goose olarak tanımladığı bu perde ayaklı, tavukla mukayese edilemeyecek derecede kaliteli, ömürlü, etli ve tüyüyle ciğeriyle kazançlı bir canlıdır. Dayı dayı yürür, agresiftir. Tavuklardan daha değerlidir ve güçlüdür de; Himalayaların üstünde dahi uçabilir. Bir değerli bilgi daha: “Avrupa’daki bir çok çiftlik bekçi köpeği yerine kaz beslermiş… Hatta koyunlara çobanlık yapan kazlar dahi varmış.”
Havuz, nehir ve göllerde 25 yıl yaşayabilse de hobi olarak pek beslenmediğinden olsa mayısta doğar, kasım gibi ilk karla kesilir. Etinin afrodizyak olduğuna dair makaleler bulunduğunu da belirtelim. 100-130 lira civarında satılan kurutulmuş etini canlı olarak 50-80 lira arasında bulmak mümkündür.
Ortaçağ’da feodaller için kaz bir alarm görevi de görmekteydi. Hatta bir üst paragrafta da yazmıştık. Sanırız maziden ders almışlar: M.Ö 387’de Galyalılar Roma İmparatorluğuna saldırı düzenlemek isterken bizim kazlara tepelerde yakalanırlar! Feryat figan hayvanlar sağa sola kaçışır. Sese uyanan Romalılar hem tehlikenin farkına varır sonrasında ise rütbeyi arttırarak kazları “kutsal hayvan” ilan ederler. Ucuz yollu güvenlik sağlamak isteyenlere bir tüyomuz daha var. Kanada kazı içlerindeki en zeki grubu oluşturuyor. Dünya Tarım ve Gıda Örgütüne göre ise toplamda 96 ayrı tür mevcut. Güçlü sezgileri nedeniyle İskoç viski üreticilerinin bekçi köpeği yerine kaz kullandığı farklı kaynaklarda rastladığım bilgiler arasında.
Mevlana’nın Mesnevisinde hırsı temsil eder…
Şaman inancında ise yüksekten uçmaları nedeniyle kutsal kabul edilir. Bir belgeselde izlemiştim; 10 bin metre yükseklikte eksi 40 derece soğukta durmadan 1500 km uçabildiklerinden bahsediliyordu ki tarifeli uçuşlardan çok yukarıdadırlar. Kaz ayağı sembolü Asya ve Orta Anadolu’da sıkça karşımıza çıkar. Orhun kitabelerinin bir parçası olan Kültigini betimleyen heykelin başlığında da kanatlanmış bir kaz figürü vardır. Figür Kültigin’in ölümden sonra göğe yükselmesini, yani Tengri’ye ulaşmasını temenni eder.
Baharda kuluçkaya yatan kazlar; genel olarak otlarla beslense de böcek, küçük omurgalılar ve yumuşakçaları yiyen türleri de mevcuttur. Kaz çobanları bu güzel varlıkları göl, dere, bahçe, harman gibi yerlere salarak beslenmelerini sağlar. Bir ikisi yine damızlık olarak bırakıldıktan sonra sonbahar ve kışın ilk günlerinde toplu olarak kesilir. Doğu’da, “Buz yemeden eti yenmez.” inanışı kesilme zamanları hakkında bizlere bilgi verebilir… Yok ben bahara kadar beklerim iyice yağlansın diyenlerdenseniz bir müddet daha sabredilebilir elbet… Dondurularak kurutulma yöntemiyle saklanırlar, Anadolu’da iplere dizilmiş hallerine sıkça rastlanır. O bölgelerde çoğu çiftçi kaz beslediği için hayvanların karışmaması adına ayaklarındaki perdelere kesilerek ya da delinerek işaretler konur.
Ülkemizde yabancılar harici pek rağbet edilmese de sıkıcı kaz ciğeri mevzusunu da atlamadan özetlemek gerek. Eti için kesildikten sonra diğer büyükbaşlar gibi sakatatları ayıklanıyor sanıyorsanız yine yanılıyorsunuz. Zaten yaratılışı itibariyle büyük olmayan bu hayvanlar boğazlarına geçirilen bir tüple günde 6 defaya kadar zorla besleniyor, midelerine 3 kilograma kadar tuzlu ve yağlı mısır lapası pompalanıyor. Sonunda da hayvanın karaciğeri normal boyutların 3-4 katına çıkıyor.
Her yıl kaz ciğeri üretimi için 700 bin kaz ve 37 milyon ördeğin kesildiği Fransa’da işlem eski Mısır’dan kalan bu yöntemle sürmekte. Dünya kaz ciğeri üretiminin yüzde 75’ini gerçekleştiren Fransızlar, Almanya’da geleneksel olarak düzenlenen düzenlenen Anuga Gıda Fuarı’na da sokulmamışlar. Son durum ne bilemiyorum ancak Fransa Tarım Bakanı Bruno le Marie, Alman mevkidaşına, “Kararı geri alın yoksa boykot ederiz.” diye bir de posta koymuş. Elin gariban hayvanlarına işkence edeceğine İkinci Dünya Savaşında ülkeni işgal eden, Paris’te at koşturan Almanlara direnseydin diyeceğim konu başka yerlere gidecek neyse… Güzel şeylerden konuşalım…
Tehlike anında ya da uçarken kornayı andıran bir sesle ötüşen bu perde ayaklılarda erkekler dişilerden iridir. Bulundukları ruh haline göre on farklı ses çıkarabilirler. Yaşamları boyunca tek eşli ve vefakar olduğu ifade edilse de bir çok kaynak, uygun bir eş bulana kadar uzun bir süre bekleyebildiğini ya da tek kalmayı seçtiklerini yazar. Oburdurlar.. Bir kaç günde bir çuval arpayı bitirebilirler. 40 feet derinliğe kadar dalabilirler ve makul bir süre nefeslerini tutabilirler bilgisindeki “30-40 feet”, bizdeki 12 metreye tekabül etmekte.
Kanatlılar içinde en hızlı büyüyen ve bakımı en kolay türdür. Yemek artıklarıyla bile beslenebilir. Zorlu kış günlerinin hüküm sürdüğü Doğu bölgelerinde cılız küçük başlara en ciddi ve en düşük maliyetli alternatiftir. Canlı ağırlıkları 3.5-10 kg arasında yumurta verimleri 40-210 civarındadır.
İyi ve güçlü hafızaları sayesinde hem gördükleri insanları unutmaz, hem de beslenmek için kilometrelerce uzağa gidip kaybolmadan geri dönebilirler… Tüy yeme ve yamyamlık gibi diğer canlı türlerinde görülebilen özelliklere rastlanmaz. Afrika’dan; en soğuk iklim koşullarına kadar çeşitli alanlara uyum sağlasalar da yavruların (palazların) ilk haftalarda soğuklardan korunması gerekir. Erkeğine erkek kaz, dişisine ise kaz denir. 30′ günü aşmayan kuluçka süreleri vardır. Birbirlerini sahiplenen bu hayvanlar içlerinden biri yaralanır ve hastalanırsa iyileşene kadar arkadaşlarına bakar.
- Birinci haftadan itibaren çayırlarda otlayabilirler.
- 1 dönüm çayır 20-30 kaz için yeterlidir.
- Uygun şekilde barındırıldıklarında nadir hastalanırlar. Dayanıklıdırlar.
- Bakımları diğer kanatlı hayvanlara göre düşük maliyetlidir.
- 6-8 haftalık yetişkinler, aşırı soğuklar haricinde barınağa pek girmezler.
- Saman, kuru ot, ağaç – kağıt kırpıkları ve talaş altlık olarak serilebilir.
- Barınakların tabanı 10 cm kalınlığında kaplanmalıdır.
- Altlığın küflenmemesine dikkat edilmelidir.
- Barınakları kedi, köpek ve farelerden korunaklı olmalıdır.
- Kazlar kışa kadar merada tutulabilir.
- Bir yuvada 3 dişi kalabilir.
- Dişilerin kendi yuvalarını seçmelerine izin verilmelidir.
- Yine de şiddetli soğuklarda ıslak kalırlarsa zarar görebilirler.
- Kafes, kutu ve fıçılara yuva yapabilirler.
- 250 Watlık bir ampül yuvalarda ısıtıcı vazifesini fazlasıyla yerine getirebilir.
- Yumurta bırakmaları için gerekli folluk alanları 60×60 yapılabilir.
- Civcivler iyi havalandırılmış rutubetsiz ortamlarda tutulmalıdır.
- 2 haftaya kadar yüzmelerine fırsat verilmemelidir.
- Ocak-Şubat’tan Haziran-Temmuz’a kadar yumurta verimleri devam eder.
- Yıllık 30-40 yumurtalık verimleri vardır.
- Bazı kazlar agresif ve muhafız içgüdüsüyle hareket eden canlılardır.
- Kışın yulaf ve tahılla besleyebilirsiniz.
“Kaz Hayvanı Hakkında Faydalı Bilgiler” başlıklı bu yazımızda sizlere; evcil kazlar hakkında bilgi, kazlar ne yer, kazlar ne zaman yumurtlar, dişi kaz nasıl anlaşılır, evcil kazlar ne zaman yumurtlar, kaz kuluçkaya nasıl yatırılır, kaz yetiştiriciliği ve kazlar nasıl çiftleşir arama sonuçlarıyla alakalı bilgiler vermeye gayret ettik umarım beğenirsiniz.
Son bir not: “Bu değerli ve güzel hayvanların eti de pek bir lezzetli oluyor. Kışın yağlanan kazlardan birini masamıza misafir ettik ve inanın hayatınızda hiç kaz yemediyseniz kesinlikle bir kere tatmalısınız. Biraz pahalı ama değer”