Kuranı Kerim’deki; “Yoksa onlar, kıyametin kendilerine ansızın gelmesini mi gözlüyorlar? Zaten alametleri geldi bile! Ama kıyamet gelip çattıktan sonra, ibret almaları neye yarar ki!” (Muhammed, 47/18) mealindeki ayet, aşağıda sayacağımız bu alametlerin varlığına özetle vurgu yapmıştır. Kıyametin küçük alametlerini şu şekilde özetlemek mümkündür; din ve inanç hakkındaki bilgisizliklerin yaygınlaşması, içkinin ve benzer uyuşturucu maddelerin çokça içilmesi, fitne, öldürme ve kargaşanın artışı, maddi refahla birlikte kanaatsizlik ve nankörlüğün yükselmesi, Allah (CC) rızası yerine çıkar ve menfaatlerin öne çıkması. Kıyametin büyük alametler ise, şu hadiste detaylı olarak izah edilmiştir. On alamet meydana gelmedikçe kıyamet kopmaz:
“Duhanın çıkması, Deccal’ın çıkması, Dabbetü’l Arz’ın çıkması, Güneşin batıdan doğması, Hz. İsa’nın yeryüzüne inmesi, Ye’cüc ve Me’cücün çıkması, Doğuda, Batıda ve Arap yarımadasında meydana gelmek üzere üç yerin -yere- batması Ve insanları mahşer yerine sürecek olan ve Aden çukurundan çıkan bir ateşin zuhuru.” (Müslim, Fiten,39, 40 / 2901)
Bu hadiste bulunmamakla beraber, başka hadislerde yer alan kıyametin büyük alametlerinden biri de Hz. Mehdi olduğu gibi bir diğeri de Melhame-i Kübra denilen büyük bir harptir.
Biz bu alametleri şöyle sıralayabiliriz:
MELHAME-İ KÜBRA (Büyük Kıyım): Alimler arasında I. Dünya veya II. Dünya savaşı olarak dile getirilse debu savaşın daha yaşanmadığı görüşü ağırlıktadır. ABD başkanı Reagan, 1980 ve 1983’deki konuşmalarında Armageddon’u telaffuz ederek, “Armageddon’u yaşayacak nesil biz olabiliriz” demiştir. İslam’da bu savaşın Amik ovasında olacağı belirtilmektedir. Amik Ovası, Hatay ilinde bulunur. Türkiye’nin en verimli arazilerinden biridir. Ünlü Nakşibendi şeyhi Muhammed Nazım Kıbrısii Armageddon’un Hicri 1433’ten sonra olacağının beklendiğini açıklamıştır. 1433, Miladi Takvime göre 2012’ye denk gelmektedir. Suriye’de yaşanan olaylar ve başlangıç tarihleri esas alındığında ifadeyi izah kolaylaşabilir.
DECCAL’ın Çıkışı: İslama göre ahir zaman olarak bilinen vakitte, Mesih’in ikinci kere dünya’ya gelişinden önce halkları dinden saptırarak kötülük ve sapkınlığa yönelteceğine inanılan ve şeytanı temsil eden varlıktır. Arapça ‘decl’ kökünden türemiş bir sıfat olup, çok yalancı, aldatıcı, hilekâr demektir. Kıyamet saatinin büyük alametlerinden biri de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Deccal ismini verdiği bir şahsın ortaya çıkışıdır. Deccal’e bu isim, hakkı örttüğü ve çok yalan söylediği için verilmiştir. Yahudi milletinden olacağı belirtilir.
Hz. MEHDİ’inin Çıkışı: Ahir zamanda geleceğine, fesada gitmiş ümmeti ıslah edeceğine ve İslam’ın dünya hakimiyetini gerçekleştireceğine inanılan kişidir. “Hidayete erdirilen yahut hidayete vesile olan kişi” anlamlarına gelir. “Kendisine rehberlik edilen”, Mevlanın yol gösterdiği, hususi ve şahsi bir tarzda Allah’ın hidayetine nail olan kişi manasındadır. “Eğer dünyanın yıkılmasına bir gün kalsa bile, Cenab-ı Hak o günü uzatıp Hz. Mehdî’yi gönderecektir.” (Ebû Davud, Mehdî 4; Tirmizî, Fiten 43)
Hz. İsa’nın Nüzulü: Nisa 157 ve 158. âyetler tefsir edilirken, Hazret-i İsa’nın (AS) öldürülmediği ya da asılmadığı, öldürülen kişinin Hz. İsa’ya benzetildiği ve Hazret-i İsa’nın ref edildiği, yani göğe kaldırıldığı bildirilmektedir. Al-i imran suresinin 55. âyetinin tefsirinde ise şöyle buyruluyor: (Hazret-i İsa diri olarak göğe kaldırıldı. Buhari ve Müslim’in rivayet ettiği hadiste, Hazret-i İsa, kıyamete yakın yere inecek, İslamiyetle hükmedecek, Deccalı, domuzu öldürecek ve haçı kıracaktır. Yeryüzünde 7 sene, başka bir rivayette 40 sene kalacak ve vefat ederek cenaze namazı kılınacaktır. 40 sene dünyada kaldığı ömrü olabilir. Göğe kaldırılmadan önce 33, gökten indikten sonra da 7 sene kalacaktır. Toplamı 40 tır. (Tibyan c.1, s.233) Hz. İsa’nın, Hz. Muhammed’in dini ile amel edeceğine dair hadisler yanında İslam alimlerinin büyük çoğunluğunun icmaı vardır. Deccal, Mehdi ve İsa aleyhisselam’ın aynı zamanda olacaklarını gösteren rivayetler vardır. Hz. İsa’nın Hz. Mehdi’ye namazda tabi olmasını bildiren hadis de bunlardan biridir. Ayrıca Hz. İsa ile Hz. Mehdi ile birlikte Deccal ile mücadele edeceklerini gösteren hadis rivayetleri de onların aynı devirde olacaklarının ispatıdır.
DABEETU’L-ARZ: İslama göre “Dabbe’nin başı öküz başı gibi, gözü domuz gözü gibi, kulağı fil kulağı gibi, boynuzu keçi boynuzu gibi, boynu deve kuşunun boynu gibi, göğsü aslan göğsü gibi, rengi kahverengi gibi, böğrü kedi böğrü gibi, kuyruğu koç kuyruğu gibi, ayakları deve ayağı gibidir.” Hastalık, HIV virüsü, Usame Bin Ladin, tren-otomobil-uçak, mikrop, bit salgını; çekirge-kurbağa istilası, cep telefonu, internet vs gibi tabirler kafa karıştırmak isteyen Fetullahçılar tarafından farklı zamanlarda sıkça dile getirilir. Bu konuda ehli sünnet alimleri takip etmek yeterlidir. Dabbenin nasıl bir canlı olduğuna dair kesin bir hükme varılamamıştır. Bu konuda üzerinde uzlaşılan tek şey ise kıyamete yakın bir zamanda Dabbe’tül Arz’ın mutlaka ortaya çıkacağı ve de O’nun nasıl bir şey olduğunu sadece Allah’ın bildiğidir. “Dâbbe, yanında Hz. Musa’nın asâsı ve Hz. Süleyman’ın mührü olduğu halde çıkar. Mü’minin yüzünü asa ile parlatacak, kâfirin burnunu da mühürle damgalayacak. O zamanda yaşayanlar bir araya geldiklerinde mü’min ile kâfir belli olacaktır.” (Ahmed b. Hanbel, “Müsned”, II/491)
ÜÇ YER BATMASI: Bu yere batmalar, kuvvetli ihtimalle zelzeleler sebebiyle olacaktır. Bunların yerleri hadiste tespit edilmiş ve “Doğuda, Batıda ve Arap yarımadasında..” şeklinde ifade edilmiştir. Kıyametin büyük alametlerinden biri olarak ifade edilen bu hasıf, yerin çökmesi şeklinde olacaktır. Bu çöküntülerden birisi doğuda, diğeri yeryüzünün batısında ve üçüncüsü de Arap yarımadasında olacaktır. Bu çöküntüler henüz gerçekleşmemiştir, şimdiye kadar gerçekleşen irili ufaklı çöküntüler küçük çöküntü olup küçük alametler kısmındandır, Allah en doğrusunu ve iyisini bilendir.
YE’CÜC-ME’CÜC ve ORTAYA ÇIKIŞI: Bu sapkın kavmin ortaya çıkışı Mehdi’nin zuhurundan ve İsa Mesih’in sahte mesih Deccal’i yok etmesinin ardından gerçekleşecektir. Sapkın Yecüc ve Mecüc, yüce Mevlanın başlarına musallat edeceği bir tür ya da hastalık ile helak edilecektir. O kadar yoğun nüfuslu bir topluluklardır ki ırmak ve göl sularını içip tüketebilirler. Tümü yekten tek faninin ölümü gibi ölecekler, öldüklerinde leşlerinin yeryüzünde örtmediği tek karış yer görülmeyecek. Bunlara ne dağ ve ne de demir dayanır. Onların ikinci sınıfı da kulaklarının birini serer, ötekini de kendisine yorgan yapıp öyle yatar. Yabani hayvanlar, fil-deve-domuz ne bulup görürlerse yerler. Onlardan birisi yok olduğunda onu dahi yerler, Onların bir kısmı Şam’da, uzandığı bir diğer ucu ise Horasan’da olacaktır. Doğu nehirlerinin tamamını ve Taberiye Gölü’nü de içip tüketeceklerdir.
YEMEN/ADEN’den ÇIKACAK ATEŞ: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: “Sizler şu on alameti görmedikçe kıyamet kopmayacaktır: Duman, Deccal, Dabbetü’l-Arz, güneşin batıdan doğması, İsa bin Meryem’in yeryüzüne inişi, Ye’cüc ve Me’cüc, birisi doğuda, birisi batıda ve diğeri de Arap yarımadasında olmak üzere üç yer çöküntüsü. Bu alametlerin sonuncusu ise, Yemen’den Aden’in en uzak yerinden çıkıp insanları göç ettiren onları haşrolunacakları yere doğru önüne katarak süren bir ateştir.”
DUHAN’ın Zuhuru: Kıyametin büyük alametlerinden dumandır. Bu duman hakkında Allah-u Teâlâ şöyle buyurur: “Göğün, insanları bürüyerek açık bir duman çıkaracağı günü gözetle! Bu, elem verici bir azaptır. (İşte o zaman insanlar): −Rabbimiz! Bizden (bu) azabı kaldır, doğrusu biz artık iman edenleriz. (derler)” Duhân 10, 12. Bu duman yüzünden yer yüzündeki insanlar azap duyacak, mü’minler nezleye tutulmuş gibi olacak, kâfirlerin de nefesleri kesilecek, şişecek, kızaracaklar ve sonunda duman kulaklarından çıkacaktır. Bir rivayete göre de bu duman yeryüzünde 40 gün kalacaktır. Neticede insanlar, bunun Allah tarafından kendilerine gönderilen bir ikaz ve azap olduğunu anlayacaklar, akabinde bu azabı kaldırması için Allah’a dua edeceklerdir.
GÜNEŞ’İN BATIDAN DOĞMASI: Kıyametin büyük alametlerinin yedincisi güneşin, her zamankinin aksine doğudan değil de battığı yerden doğmasıdır. Bu hususta Kadı İyad (Rahmetullahi Aleyh)’in dediği gibi; bunun gibi kıyamet alametlerine dair olan hadisler, Ehli Sünnete mensup bütün fıkıh, hadis ve kelam alimleri tarafından zahirî manalarıyla kabul edilmiş ve başka türlü yorumlanmamıştır. (Nevevî Müslim Şerhi 1/310) Bu kapı, güneş batıdan doğuncaya kadar daima açık kalacak ve tevbe eden herkesin tevbesi kesin olarak kabul edilecektir. Güneşin battığı yerden doğması hadisesi vuku bulduğunda, o kapı da artık kapanacak ve hiç kimseden tevbe kabul edilmeyecek, daha önce iman etmemiş veya imanından bir hayır elde edememiş insanların imanları kendilerine bir fayda sağlamayacaktır.