Arapça’daki «üzn» (kulak) kökünden oluşan “müezzin”; camilerde minareye ya da yüksek bir yere çıkarak bizlere ezan okuyan görevli kimselere denmektedir. Camilerde ezan okuyan, buna ilave olarak sala getiren, namazlarda selam ve tespih dualarını aktaran müezzinlerin gür ve güzel sesli olmaları, makamlı okuyabilme için müzik bilgisi almaları da gereklidir.
Dini İslam’da ilk müezzin kişi siyahi Bilal-i Habeşi’dir. Cemaatten herkes istediği takdirde müezzin olabilir. Ezan okunduğu sırada kıbleye dönen müezzin, imamın olmadığı zamanlarda imamet görevine geçer. Devlet memuru kadrosu ile atansalar da zaman zaman güzel sesli kişilerin müezzinlik yaptığı da sıkça görülür.