Her ruh, berzah aleminde kendi dengi ve derecesindeki arkadaşlarıyla beraber olur. İbnü’l-Kayyim’e göre bir nevi tutuklu durumda olan azaptaki ruhlar ise birbirleriyle görüşmeye fırsat bulamazlar. Nimet içindeki ruhlar birbirleriyle buluşup görüşürler, ziyaret ederler. Dünyadaki olmuş ve olacak şeyleri müzakere ederler.
Nisa Suresinde ruhların berzah aleminde birbirlerine kavuşacakları şöyle haber verilmektedir: “Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği Peygamberlerle, Sıddıklarla, şehitlerle ve salihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştırlar.”
Sizlerinde fark edebileceğiniz üzere bu beraberlik; dünyada, berzahta ve ahirette olmak üzere üç yerdedir. Bu üç alemin hepsinde de kişi sevdiği ile beraberdir. Kabir ziyaretinde ziyaret edene “zâir”, ziyaret edilene “mezür” denilmesi de, ziyaret edilenin ziyaret esnasında ziyaretçisini duyup bildiğine delidir. Çünkü ziyaret edilen, ziyaretçisini bilmezse buna “mezûr= ziyaret edilen” denmez. Kaldı ki, Peygamberimiz (SAV) ziyaret adabını öğretirken, kabristana varınca ölülere selam verilmesini öğretmişlerdir ki, bu da onların dirilerle olan münasebetleri cümlesindendir.
Bu tip rüyalar nübüvvetin bir parçası olan salih rüyalardandır ve ilim ifade eder. Hayattakilerle berzahtakilerin rüyada görüşmeleri, ikisinden birinin arzusu ve bazı gayeler için bu görüşmeyi Allah Tealâ’dan istemesiyle Allah’ın bir lütfü olarak meydana gelmektedir. Özetle ölülerle dirilerin gerek uyanıkken, gerekse rüyada görüşmeleri imkansız değildir, mümkündür. Allah Teala dilediği kulları için bunu yaratır.