İlgi çekici dokusu ile Trabzon’da bulunan inziva noktası Sümela Manastırı, yine Trabzona bağlı olan Maçka Altındere’de inşa edilmiştir. Vadiden 300 metre yükseklikte; Karadağ eteklerindeki sarp kayalıklar üzerine kurulmuş Sümela Manastırı, halk arasında “Meryem Ana” adı bilinir. Sümela manastırı tarihi bir dağ yamacına kurulduğu yıllardan itibaren pek çok Ortodoks Hristiyan’a ibadet mekanı olması bakımından önemlidir. Geniş bir alana yayılan mekan; ayazma, kaya kilisesi ve şapellere, misafirhane, mutfak, kütüphane, mutfak ve öğrenci odalarına ev sahipliği yapar. Manastıra su taşıyan kanal ise zamanla zarar görerek kullanılamaz hale gelmiştir. Avlu etrafındaki yapılara dikkatlice bakarsak içerisindeki hücre, dolap ocaklarda Türk sanatının etkilerine de rastlanır.
Sümela Manastırına Nasıl Gidilir?
Sümela manastırı yerli turizm açısından oldukça ilgi gören dini bir merkez olduğundan, özellikle ilkbahar-yaz dönemlerinde tur şirketleri ile gelen konuklarını ağırlar. Sümela Manastırı yolu belli bir bölümü araçlarla geçildikten sonra son aşamada bir patikadan geçilerek tamamlayabileceğiniz, son olarak manastır girişindeki uzun ve dar merdivenleri arşınlamanız gereken bir yoldur. Sümela Manastırı, ilk dönemlerinde mağara kilisesi olarak düşünülen sonraları ise manastır formuna evrilen bir yapıdır. 1916-18 yıllarında manastır Rus işgaline de uğrar. Sümela, manastır vazifesini 1923 yılına kadar sürdürecektir.
Sümela Manastırı, merkeze 47, Maçka ilçesine ise 17 km uzaklıktadır. Asfalt yol üzerinden ulaşım kolaydır. Orman içide 300 metrelik bir yaya yürüyüşünü tamamlamanız gerekir.
Sümela Manastırının Geçmişi
Karadeniz’de yaşamış Rumların bizlere naklettiği efsanelere göre, Atinalı keşişler Barnabas ve Sophroinos, rüyalarında içinde Meryem Ana’nın bebek İsa’yı tuttuğu ikonun bulunduğu Sümela Manastırının yerini görürler. Devam eden yıllarda ikisi de birbirinden habersiz şekilde söz konusu yeri bulabilmek için yollara düşmüş; dağları denizleri aşarak Trabzon’a ulaşmışlardır. Burada yeniden yolları kesişecek ikili, gördükleri rüyayı birbirlerine doğrulatarak Sümela Manastırının inşasına başlarlar. Bu ilk hikaye, Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanına (375–395) denk düşer. Bir farklı iddia ise, manastırın inşaasına ilk başlandığı yıllarda kilise şekliyle kurulması sebebiyle içinde bulunan fresklerde sıkça dönemin Trabzon imparatoru 3. Alexios’a rastlanması, kilisenin inşa süresince temeli atan asıl ismin 3. Alexios olması ihtimalini artırmaktadır.
“Sumela” adının “siyah” manasına gelen “melas” sözcüğünden geldiği ifade edilir. Fermanlarla gelir sağlayan Trabzon, III Alexios (1349-1390) ve oğulları döneminde manastıra oldukça önem vermekteydi. Osmanlı Padişahları döneminde pek çok benzer manastırda olduğu gibi bölgenin de hakları korunarak bazı imtiyazlar verilir. 18. yy’de yenilenerek ilaveler yapılan manastırda duvarlar fresklerle bezenecektir. 19. yy’da büyük binaların ilavesiyle manastır muhteşem görünümüne kavuşur, parlak ve zengin dönemini yaşar. Bu dönemde nihai şekline kavuşan manastır yerli ve yabancı seyyahların ziyaretgahı, yazılara konu edilen bir yer haline gelmiştir.