Vahhabilik Hakkında Bilinmeyenler

Vahhabilik; 18. yy’da İngiliz ajanlarından Muhammed bin Abdülvahhab tarafından kurulmuş, 19. yüzyılda yok ise olma tehlikesi dahi geçirmiş, dini ve siyasi bir ABD bedevisi mezhebidir. Arap dünyasında İslam’ın Dünyevi kaygılarla bozulduğu düşüncesinden ortaya çıktı. Hambeli mezhebinin yorumlarını aşırı tutucu biçimde temeline alan Abdülvahhab’a göre bu durum ancak ateşle temizlenecekti. Kendince dinden çıkmış kafir (!) Müslümanlara savaş açtı, Osmanlı döneminde ayaklanmalar çıkardı. Amerikancı Suudi Arabistan’ın resmi mezhebi Vahhabiliktir.

Bir görüşe göre de Vahhabiler, ‘Vahhabilik’ diye bir mezhebi kabul etmez; Muhammed bin Abdülvahhab’ı ilmen ve fiilen Hambeli mezhebini yenileyen bir şeyhülislam olarak görür. Türkleri ve Osmanlı’yı sevmezler zira bir çok sapkın liderleri İstanbul’da idam edilmiştir. İnanışa göre Allah’tan başkasından yardım istemek, Peygamber (SAV) için bile olsa, Allah dışındaki bir varlık için kurban kesmek yahut adakta bulunmak kişiyi küfre düşürerek can ve mal dokunulmazlığını ortadan kaldırır.

Osmanlı da Vahhabilik akımını mühim bir sıkıntı olarak görmüş ve 1813’te İkinci Mahmud, Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’dan bu sorunu halletmesini istemiştir. O da bir ordu ile Mekke ve Medine’yi Vahhabiler’den temizlemiştir. Emir Abdülaziz hayatını kaybedince Vahhabiler ağır bir yenilgi almıştır. Abdülaziz’in yerine geçmiş oğlu Abdullah ve çocukları esir alınarak İstanbul’a nakledilir. 1819’da bu kişiler İstanbul’da aslılıp öldürülmüştür. Bu şekilde sorunlu Vahhabilik akımının ilk dönemi bastırılarak kapanmıştır.

İngiliz Casusunun İtirafları adlı kitapta, Vahhabiliğin kuruluşu uzun anlatılmaktadır.

Kurucusu Abdul Vahap, kaynaklara göre amcası tarafından “haşin, gaddar, anlayışsız” kelimeleriyle tarif edilir. Kaydedildiği “Muhammed Zinni” adındaki hocanın medresesinden “ebleh çok kaba birisi, bundan adam olmaz ve alim olmaz” diyerek atılır. 18. yüzyıldaki isyanları Osmanlı tarafından derhal bastırılıyor ve düşüncesi sapkın olarak nitelendiriliyor. İngilizler, 1. Dünya Savaşı yıllarında bu mezhepten olanları Osmanlı’ya karşı kışkırtarak hem parçalanmayı hızlandırmış hem de kukla devletlerinin temellerini atmış. Dünya üzerinde İslamofobiyi doğuran sebeplerin yüzden 99’unun sorumlusu bu sapık inançtır. Sünni İslam’ın kötü bir şekilde evrilip dini Nazizme dönüşen halidir.

  • Farz olduğunu bildiği halde tembellikle namaz kılmayan kafir olur. Öldürülür, malları Vahhabilere taksim edilir.
  • Peygamber ve evliyanın ruhlarından dua ile şefaat isteyen, mezarlarını ziyaret eden kafir olur.
  • Peygamber ve evliya kabirlerine türbe yaptırmak, Mevla’dan başka şeylere tapınmaktır. Türbeler puthane’dir.
  • Sünniler ve Şiiler bunun için müşrik-tir. Bunları öldürmek, mallarını yağma etmek helaldir, kestikleri leş olur.
  • Şefaate, tasavvufa ve keramete inanmazlar.
  • Allah (CC) için adak yapmak ve etlerini fakire dağıtıp, sevabını peygamberlere hediye etmek şirktir.
  • Resulullahı övmeye, ondan şefaat istemeye şirk, bunu yapanlara müşrik, puta tapan kafir derler.
  • Vahhabiler kendilerinden başka ve kendilerinden önceki bütün Müslümanları kafir sayar.
  • Vehhabiler, Adem Aleyhisselamın peygamber olduğuna inanmaz.
  • Kütübü Sitte’de yer alan birçok sahih hadisin söylediğine ters düşen şeyler söylerler.
  • Ölen için dua etmek; ahiret hesabı artık kapandığı için anlamsızdır, dualarla günahın affı mümkün değildir.
  • Suudiler inanışları gereği yüzlerce sahabenin (ilk Müslümanların) kabirlerini yok etmişlerdir.
  • Suudi Arabistan’daki mezarlarda mezar taşı bulunmaz. Kimin nerede gömüldüğü belli değildir.
  • Cami ve mescit süslenmesi, minarelerin yapılması da terk edilmesi gerekli bid’atlardır.
  • Günümüzün en acımasız teröristleri Vahabiler arasından çıkar.
  • 1801’de kutsal Şii kenti Kerbela’da binlerce kişiyi öldürdüler. HZ. Hüseyin’in türbesini yıkıp yağmaladılar.

İslam tarihçilerinden Zahavi’nin naklettiğine göre önlerine kim çıkarsa katlettiler. Annesinden meme emen çocuktan başlayıp namaza durmuş Müslümanları bile katlettiller. Buhari’nin, Müslim’in ve diğerlerinin on binlerce hadis kitabı Vahhabi ayakları altında çiğnendi.

Muhammed bin Abdülvahhab’a göre Kur’an ve Sünnet’te bulunmayan her şey bid’attır. Bir bid’at çıkaran ise melundur ve çıkardığı şey ortadan kaldırılmalıdır. Bid’atların çoğu bizleri şirke düşürmektedir. Bunların başında mezar-türbe ziyaretleri gelir. Mezarlarda yapılacak ibadetler şirktir. Sevap umarak Peygamber mezarlarını ziyaret dahi şirke neden olabilir. Şirke neden olmamaları için, mezar ziyaretleri, türbe yapımı kesinlikle yasaklanmalıdır. Ölülere niyaz, tevessül, falcı ve müneccimlere inanmak, Peygamber’in şanını ve anısını yüceltmek, Hırka-ı Şerif ve Sakal-ı Şerif’leri ziyaret etmek, Allah (CC)’dan başkasına ibadet etmek, şirk koşmaktır.

Elleri göğüs hizasından bağlamak, kadınların da; ‘ellerin konumu ve oturuş’ bakımından erkekler gibi namaz kılması, teravih namazını 8 rekat kılmak kişinin bu mezhepten olabileceği hususunda ipuçları olarak değerlendirilmiş. Vahhabiler taraftar toplamak için kendilerini Sünni olarak tanıtırlar ancak ehli sünnete ters bir çok inanca sahiptirler.

Arabistan’daki en büyük dini mercii olarak görülen Ulema Heyeti Üst Kurulu üyelerinden Salih Fevzan’ın yayınlanmış video kaydında, tekfirci Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) altında toplanan teröristlerin Iraklı kadın ve kızlarını alıp satmasına onay vererek bu alım satımın helal olduğunu ifade etti.