Nazar ya da kem göz; bir çok kişinin tam olarak bilmediği, büyük kitlelerin de duruma bilip bilmeden karşı çıktığı tehlikeli bir bakış ve hadisedir. Özellikle çocuk, hamile ya da hayvanların daha çok etkilendiğine inanılır. Yalnız Müslümanlar arasında değil, diğer inançlar arasında da nazar (göz değmesi) inanışı vardır. Slav folklorunda, çocuklarına nazarı değdiği için kendini kör eden bir babanın hikayesi vardır. Nazar bir elektrik, frekans kötü bir enerjidir. Söz konusu bakışta önemli olan ilk andır. Nazara karşı önleyici tedbirler alınmalıdır. Kem gözün nesneleri bile kırabildiği görülmüştür.
Bilimin gelişmesi ve bioenerji ilmi sayesinde bahsettiğimiz bu olay kanıtlanmış ve gözlerin etkili morötesi ve kızılötesi ışınlar yayabildiği, bu durumun da insanlar ve diğer canlılar üzerinde yıkıcı ölçüde tahribata neden olabileceği keşfedilmiştir.
İşte bu bakış üzerinden ilerleyen ışınlar insanın fizyolojik düzeni olarak kabul edilen “Bioritm”i yani biyolojik dengemizi bozmakta ve bünyede bitkinliğe, halsizliğe, hastalığa, hatta zayıf insanlarda ölüme dahi yol açabilmektedir.
Yapılan incelemeler sonrasında saptanan bir diğer gerçek de; bu ışınların doz ve oranının; kişilerin ASABİ, HEYECANLI ve KISKANÇ anlarında daha da yükseldiği ve tahrip gücünün arttığıdır. Bu enerji yüksekliği, renkli gözlü insanlarda diğer göz renklerine sahip insanlara nazaran daha artmakta ve tehlike yaratmaktadır. Tarihin değişik dönemlerinde yabancıların, vücut bozukluğu bulunan engellilerin, çocuksuz veya yaşlı kadınların nazarının daha çok değebileceğine inanılmıştır.
Etrafımızdaki kimi insanların, içten içe çok beğendikleri kişilere veya nesnelere, bakışlarıyla ve ifadeleriyle zarar verdiği tarih boyunca defalarca ispatlanmış bir durumdur. Durup dururken değerli bir eşyanızın kırıldığına, kıymetli bir vazonun veya aynanın çatladığına, durup dururken bozulmalara sıkça şahit olmuşsunuzdur. Veya kendinizi zinde bulduğunuz bir anınızda birdenbire halsizleşip, sebepsiz bir yere hastalandığınız olmuştur. Emin olun tüm bu olayların nedeni ve sebebi kavrayamadığımız nazar’dır. İşte bu noktadan edenle İslam bilginleri Kuran-ı Kerîm’den edindikleri ilhamla nazar değmesi vak’asını kabul etmişler, korunmak için temeli ayet ve hadislere dayanan bazı koruyucular önermişlerdir. Nazar olayının resmi olarak varlığını; Peygamberimize (S.A.V) haset ederek, ona göz değdirmeye çalışanların olduğunu haber veren Kalem Suresi’nin 51. Ayet’inden anlıyoruz:
“Doğrusu o kafirler Kur’an’ı işittikleri vakit az kalsın, gözleriyle yiyeceklerdir. Hala da senin için Muhakkak ki o bir mecnundur’ diyorlar.”
Kafirler Kur’an’ı ilk işittikleri zaman, Peygamberin (S.A.V) mevcudiyetini son derece kıskanmış, bütün kötülük – kıskançlık dolu bakışlarını ona dikerek ve onu yiyecekmiş gibi bakarak efendimizi yok etmeye çalışmışlardır. İşte onun üzerine bahsettiğimiz bu Ayet-i Kerime nazil olmuş ve Peygamber’i (S.A.V) bu kötü durumdan haberdar ederek onlara karşı tedbir almasını sağlamıştır.